Kalkınma ekonomisi uzmanı ve yatırımcı Bartu Soral mahalli seçimlerde ABB Başkan Adayı olarak Zafer Partisi’nden aday gösterildi.

Bartu Soral kalkınma ekonomisinin Ankara'da uygulanması için atılabilecek adımlardan bahsetti.

Ankara ekonomisi kalkınacak

Soral, Birleşmiş Milletler'de Türkiye’yi temsil ettikten ve yurt dışında aldığı kalkınma ekonomisi eğitiminden sonra memleketi olan Ankara’ya hizmet etmek için ajandasında bulunan maddeleri şu sözlerle açıkladı; "Öncelikle Türkiye'de ekonominin ana sorunu üretim etksikliği ve teknoloji eksikliği. 2002'de yıllık ortalama 15 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2008’de 100 milyar dolara çıktı. Demek ki Türkiye yurt dışına sattığından daha fazla yurtdışından -100 milyar dolar zarar edecek biçimde bir dış ticaret hacmine sahip. İkincisi, Türkiye teknoloji üretmek zorunda. Teknolojiyi kim üretecek? Teknolojiyi bizim gençlerimiz üretecek. Demek ki o zaman teknoloji üretecek beyinleri yetiştirmek zorundayız. Yani üçüncü sorumuz da eğitim. Yani biz yani araştırmak geliştirme ve temel bilimlerde başarılı öğrenciler yetiştirmeliyiz ki güzel beyinler yetiştirmeliyiz ki onlar bize teknoloji üretsin. Ankara’nın sorunu da farklı değil ama bir extrası var. ODTÜ, Hacettepe, Ankara Üniversitesi, Gazi, Başkent gibi pek çok üniversite var. ARGE yapan teknoloji firmaları var, teknokentler var. Ama gençlerimiz girişimcilik yapmak isteyen projesi olan gençler iş gücüne katılımı olmayan kadınlar finansmana erişimde sorun yaşıyorlar. Ve teknik destek alamıyorlar, yani projem var haydi parayı da buldum, ben bunu nasıl yapacağım sorusuna cevap bulamıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi tamamen Ankara’da ekonomik çarkları işletmeye başlayacak ve Ankara'da işsiz kalmayacak biçimde bir hedefle, ekonomi programı hazırladık".

Mikro Kredi Sistemi Nasıl Uygulanacak?

Uygulanması planlanan programın ana hatlarını ise; "Mikro kredi yani BM’deyken dünyanın her yerinde uyguladığımız model. Genç girişimci, üniversite mezunu, üniversitede okuyan, master öğrencisi, doktora öğrencisi, işsiz ama projesi olan insanlardan veya evdeki iş gücüne katılamayan ama pek çok yeteneğe sahip olan kadınlarımız, bunlar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde bugün kurduğumuz birime başvuruyorlar. Birimde iş kurmak için gereken uzmanların hepsi orada. Projesini sunuyor, projeleri değerlendiriyoruz, yakın ve birbirini destekleyen projeleri kümeleme dediğimiz çalışmayla yan yana getiriyoruz, gruplaştırıyoruz. Neden çünkü birbirini destekliyor. Bunlara ihtiyaç duydukları mikro krediyi belediye karşılıksız sağlıyor. Diğer birim mikro krediyle başlayan bu işi denetliyor. Tıkandığı yerlerde bu birim devreye giriyor. Dünyada uygulanan mikro kredi sistemiyle Ankara buluşuyor. Risk yatırım ortaklığı şirketi kuruluyor, bu şirket mikro kredi seviyesinin bir üst seviye üstündeki girişim, proje ve yatırımları alıyor, onun teknik ekibi, projeleri değerlendiriyor, bunlar daha yüksek finansman ihtiyacına sahip projeler. Uygun bulduklarına belediye, ki orada mantık şu bu projenin sahibinin de finansmanı var. Bu projenin eksikleri varsa iş planı anlamında. Ona da teknik desteği sağladık mükemmel bir iş planı çıktı. Kredi olanağında kullanıyor. Belediye de ortak oluyor. Finansmanı üçlü model, belediye iş sahibi, banka kredisi ve biz ortak oluyoruz. Bu şirket çalışmaya başlıyor istihdam üretiyor bakın ekonomi çarkları dönmeye başlıyor. Hemen mikro kredinin bir üstündeki teknik ekip devreye giriyor. Devletle ilgili kamuyla ilgili bir sorun mu var? Yoksa muhasebe anlamında bir sorun mu var? Bu sorunları tespit edip onları aşıyor. O şirket uçuşa geçtikten sonra belediye kendi hissesini ortaklara satarak ondan çıkıp yenisine giriyor. Yenisi derken söylemek istediğim birer birer değil yüzer yüzer yüz şirket birden. Kimisi daha hızlı kalktı kimi daha ağır kalktı, şirket yani belediye hissesini satıyor ve o şekilde ekonomi çarkları hızlanıyor. Ankara'daki şirketlerin %99.2'si kobi tanımında. Kobi dediğimiz yerlerin en önemli ihtiyacı BM’deyken biz bunları çok araştırdık. Büyümek istiyor, yatırım yapmak istiyor uluslararası pazara açılmak, ortaklıklar kurmak istiyor ama uluslararası ortaklığa erişemiyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü hobilerimiz bir uluslararası muhasebe prensiplerine uygun raporlama yapmıyorlar. Bakkal defteri tutuyorlar. O defterle Japon yatırımcıya gittiğinde bu olmaz diyor. 2 yeni yatırımda iş planı hazırlarken şöyle yapıyor “hiç merak etme bu yatırımı bir yapalım ihya oluruz” şimdi buna benzer yaklaşımla Japonya'da Kredi bağlamak mümkün değil. Sizin yatırımınızın piyasadaki karlılık oranı nedir? Bu yatırımın finansman maliyeti, makine parkı maliyeti, işletme maliyeti, karlılığı yakalayabilecek mi? İş planının kapsamı devamlılığı ve nakit akışı ne zaman başlayacak? İş planını çok kapsamlı yapmanız lazım. Bu iki başlık, muhasebe, iş planı, kobilerde de yok. 3 seviye uluslararası görevlerde bulunmuş yüksek maaşlı, yetişmiş, insanlarla uluslararası dünyayı bilen teknik ekibimiz kobilere bu teknik hizmeti veriyor. Bu teknik desteği Ankara Büyükşehir Belediyesi kobilere sunacak. Sizi uluslararsı finansman merkezindeki şirketlerle bir araya getireceğiz. Bu üç başlık Ankara’da ekonomiyi canlandıracak. Ankara tarıma çok elverişlidir topraklar açısından, belki şaşırırsınız ama Konya Türkiye'de bir numaradır, Konya'nın hemen arkasında Ankara vardır. Müthiş bir tarım alanına sahip Ankara çok güzel. Peki Ankara tarıma ne kadar katkı sağlıyor derseniz 6. Sırada. Demek ki burada bir arıza var. Tarım alanı potansiyelimizi kullanmıyoruz. O zaman hedef nedir? Ata tohumla Hollanda ve İsrail’den tek seferlik kullanılan hibrit tohum değil, Anadolu'da bin yıldır evrimleşmiş, Anadolu'nun iklimine alışıp dayanıklı hale gelmiş, sağlıklı, genetiği ile oynanmamış Ata tohum dağıtarak, aile tarımını Ankara'da öyle bir yaygın hale getireceğim ki Ankara gıdada kendi kendine yeten tek şehir olacak. Ankara Atatürk'ün Atatürk Orman çiftliğini niye kurduğunu, niye Ankara'dan başlayarak başkentten başlayarak bütün ülkeye gıdanın tarımın önemini anlattığını bizim seçildiğimiz Ankara Büyükşehir bir kere daha Türkiye'ye gösterecek" ifadeleriyle dile getirdi.

"BM'de Olmak Tatlı Acı Bir Rekabetin İçinde Olmaktır"

Yurt dışında okuduğu ve çalıştığı yılları anlatan Soral; "Ben çok uzun yıllar kaldım yurt dışında. Mesela lisans eğitiminde değil ama yüksek lisansta Kanada’da sistem şöyledir üniversiteler herkese açıktır ama mastera sadece çok başarılı öğrenciler alınır. Doktoraya ise en başarılı birkaç tane araştırmacı girer. Masterda özellikle Çinliler ile bir rekabetteydim ben. Neden? Çinliler çalışma saati olarak sabah 8'de başlarlardı gece 24'e 23'e kadar laboratuvarlardan çıkmazlardı. Doğrusu ben de sabah 8.00'de başlardım 9’a kadar kalırdım. Sonra Çinliler nasıl bu kadar kalabiliyor acaba diye düşünmeye başladım. Çünkü dinlenmeye de ihtiyaç oluyor. Türkiye'yi temsil ediyor olmanın sizde hiç farkında olmadan yani hani ben Türkiye'yi temsil ediyorum diye bir bilinçle çıkmıyorsunuz ama yol boyunca yarışmada bir anda ülkenizi temsil eder hale geliyorsunuz ve en çok da Çinliler ile yarışıyordum. BM’de ise orası bambaşka bir yerdi. 166 ülkenin temsilcisi vardı tabii diplomatik dokunulmazlığı var herkesin doğal olarak istihbarat örgütlerinin çok yoğun olduğu bir yer. Orada yönetici konumuna geldiğinizde Bütün ülke insanları kendi ülkelerinin çıkarına olan politikaları uygulamak istiyor. Siz de kendi ülkenizin çıkarını korumaya gayret ediyorsunuz doğrusu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin desteğine çok ihtiyacımız oluyor, çünkü her ülkenin devleti kendi personelini çok koruyordu onu söyleyeyim. Devletler bayağı orada personel atamalarında ve yükselmelerde birer etkendir onu söyleyeyim. BM'de olmak tatlı acı bir rekabetin içinde olmaktır" cümlelerini kullandı.

"Zemin Artı 3 Katlı Daireler Yapılmalı"

Aile tarımına özellikle dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Soral; "Şimdi Ankara'nın baş sorunu nedir ilk soruya belki sonlarda geldik. Ankara'yı Atatürk başkent olarak seçti ve 28'de Balkan Harbi Kurtuluş Harbi bittikten sonra Alman bir mimar çağırdı ve planladı güneyden kuzeye doğrudan batıya Ankara nereye doğru büyüyecek, ne olacak? O plan uygulamaya koyuldu. Yollar geniş meydanlar ve bahçekentler vardı. Atatürk Ankara'nın yerleşim planı olarak düşündüğü plan küçük bahçeli evlerdi. Arazisi de çok rahatlıkla yetiyordu. Ancak zamanla Ankara merkeze yığıldı ve bugün trafikten başınızı kaldırmanız mümkün değil. Ankara'yı Atatürk'ün başkenti zihniyetiyle yeniden zemin artı 3 katlı bahçe kentli ve yürüyüş yolları çok bol olan, hava kirliliği değil havanın pırıl pırıl olduğu bir kente dönüştürmeyi hedefliyoruz. Ankara'da bu evlerin bir kısmının hiç ev sahibi olmayan Ankaralılara satılacağı, bir kısmının belediye eliyle kiralanacağı bir konut planlaması yapacağım. Ankara'yı yeni baştan bahçe kentlerle donatacağım. Böylece merkez boşalacak. Fiyatlar düşecek, trafik azalacak, size demin ekonomi çarklarını döndürmekten bahsetmiştim bütün o projelerin bahçe kentlerde yapılması için yönlendireceğim. Amaç nedir? Yaşam alanının aynı zamanda çalışma alanı olması. Çünkü bölgesel kalkınmaya dünyadan baktığımızda, uygulamalar bu bahçe kentler gibi yeni yaşam yerleri kurduğumuzda hizmetler sektörü hemen geliştiğini görüyoruz. Ayrıca, biz buraya yeni yatırımların kaymasını da sağlayacağız. Üstüne etrafında tarımı da canlandıracağız. Yani orada yaşayan insan orada mutlu ve huzurlu biçimde yaşayacak. Böylece Ankara'ya gelmek zorunda kalmayacak" dedi.

Ankara Mamak Pazar Fiyatları (27 Nisan 2025) Ankara Mamak Pazar Fiyatları (27 Nisan 2025)

"Bunları Kendi Kentime Uygulamak Tabii ki Heyecan Verici"

Doğup büyüdüğü kent olan Ankara'ya hizmet etmenin kendisi için ifade ettiği anlama yaptığı açıklamanın son demlerinde değinen aday Bartu Soral; "Ankara benim doğup büyüdüğüm yer. Uluslararası bu kadar tecrübeden, dünyaya bu kadar şey bölgesel kalkınma projesi uyguladıktan sonra ekonominin canlanması tarımın kalkındırılması sanayii üretiminin artması, 6 kitap yazmış olduktan sonra bunları kendi kentime uygulamak tabii ki heyecan verici" şeklinde konuştu.

Muhabir: Arda Kemal Atay