NECMETTİN KURUCU
Ankara’yı Tanıtma Vakfı Başkanı Seyfettin Aslan, “Biz Ankaralılar ve Ankara’yı Tanıtma Vakfı olarak, Ankara’nın beş beyazını daha yakından tanıtmak için geniş kitlelere ücretsiz olarak ulaştırmaya çalıştık. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’ın da katkılarıyla çok faydalı bir kitap hazırladık. Bu kitabı da Ankaralıların Ankara’yı tanımaları amacıyla şehrimizin her yerine dağıttık. Biz bu konunun hassasiyetinin farkına varılması için çalışmalarımızı her geçen gün daha güçlü şekilde sürdüreceğiz.”
Ankara'mızın Beş Beyazı Çok Önemlidir
“Ankara’mızın beş beyazı çok önemlidir.” diye konuşan Ankara’yı Tanıtma Vakfı Başkanı Seyfettin Aslan, “Ankara deyince aklımıza Ankara keçisi, Ankara kedisi, Ankara güvercini, Ankara tavşanı ve bembeyaz rengi ile Ankara balı gelir. Ankara keçisi bunların en önemlilerinden biridir. Çünkü 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar 300 yıl boyunca Ankara’nın en önemli değerlerinden biri olmakla beraber ciddi anlamda ihracat kaynağıdır.” dedi. Aslan, yaklaşık 20 bin top sof ihracatı yapıldığına dair belgeler olduğuna değindi ve Ankara’da pek çok yabancı tüccarlar aracılığıyla Avrupa’ya ciddi anlamda sof ve tiftik kumaşı ihraç edildiğini aktardı.
Aslan, aynı zamanda İngiliz ve Fransızların bir süre sonra tiftik ve sofu kendilerinin üretmek isteyerek kendi ülkelerine Ankara keçisini ithal ettiklerine değindi ve şunları ifade etti:
“Ankara keçisini ihraç eden İngilizler, kendi bölgelerindeyken keçilerin tüy yapısında değişmeler olduğunu fark ediyorlar. Keçilerin tüyleri ülkemizde olduğu gibi yumuşak olmuyor. Bununla birlikte İngilizler işin peşini bırakmıyor ve Güney Afrika’da Ankara’nın iklim yapısına benzeyen bir bölgeyi keşfederek Ankara keçilerini o bölgeye götürerek daha kaliteli ve daha yumuşak tiftik üretmeye başlıyorlar. Günümüzde ise ne yazık ki biz Güney Afrika’dan damızlık tiftik keçisi almak durumunda kalıyoruz.”
Ankara’nın Keçisi
Ankara tiftik keçisinin yaklaşık olarak 300 yıl boyunca Ankara’nın ekonomik, kültürel ve ticari hayatında etkili olduğunu ifade eden Aslan, dönemin giyim tarzının dahi üretilen tiftiğe uygun olarak biçimlendirildiğini ifade etti. Seyfettin Aslan, “ Öyle ki dönemin padişahları dahi Ankara’dan üretilen soft kumaşından dikilen kaftanları giymeyi tercih ediyordu.
Bayrak Kanunu’nda Dahi Yeri Var
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’nın değerlerine önem vermeye başladığını vurgulayan Aslan, “ 1936 yılında çıkan Bayrak Kanunu’nun ilk maddesinde, ‘Türk bayrağı, bu kanuna bağlı örnekte gösterilen şekil ve nisbetlerde olmak ve al zemin üzerine beyaz ay – yıldız konmak, şartile, yerli şaliden yapılır. Ancak şalinin tedarikinde zorluk olur ise en büyük mülkiye memurunun iznile zemin rengi al olmak üzere başka kumaştan da yapılabilir.’ diye konuştu. Aslan, söz konusu maddede geçen şalinin, Ankara keçisinden elde edilen tiftik olduğunu dile getirerek, Ankara keçisine verilen en büyük önemin Bayrak Kanunu ile öne çıkarıldığını söyledi. Ankara keçilerinin ülkenin ziraati açısından kritik öneme sahip olduğunu savunan Aslan, Atatürk Orman Çiftliği’nin kurulma sebeplerinden birinin de Atatürk’ün tarıma ve hayvancılığa verdiği önem ile ilişkili olduğunu ifade etti ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Dünyada biyoteknoloji denildiğinde akla ilk olarak suni tohumlama gelir. 1908 yılında suni tohumlama ile ilişkili olarak Sovyetler Birliği’nde atlar kullanılarak denemeler yapılmıştır. Ülkemizde ise Tarım Bakanımız Sabri Toprak, 1925 yılında Sovyetler Birliği’ne giderek suni tohumlamaya ilişkin bilgi edinmiştir. Ülkemizin bu teknolojiyi geliştirirsek fiilen 1926 yılından beri uygulamaya başlamıştır. 1928 yılında ülkemizi ziyaret eden Afgan Kralı Emanullah Han, Atatürk’ün kendisine bu konuda bilgi verdiğini ve onun daveti ile Afganistan’a suni tohumlama teknolojisini öğretmek üzere veteriner hekim İsmail Hakkı Ünveren Afganistan’a giderek suni tohumlama uygulamasını başlatmıştır. Bununla beraber suni tohumlamanın verimlerini gören Sabri Toprak, bu teknolojinin ülkemizde kullanılması için gerekli adımları atıyor ve 1926 yılında suni tohumlama teknolojisinin kurucularının ülkemize gelmesini sağlayarak bu konuda veterinerlere kurslar verdiriyor.”
Ülkemizden Ahmet Fahri Aras, Tahsin Muslu ve İsmail Hakkı Ünveren gibi önemli veterinerlerin suni tohumlama, hayvanlara ilişkin sağlık konularında eğitim görmek üzere Sovyetler Birliği’ne gittiklerini aktaran ve kitabında değinen Aslan, ülkemizin bu teknolojiyi geliştirerek Afganistan’da başlattığını belirtti. Ülkemizin Sovyetler Birliği’nin ardından suni tohumlama teknolojisini kullanan ilk ülke olmasına rağmen günümüzde suni tohumlara verilen paranın milyar dolarlara ulaştığını söyledi.
Seyfettin Aslan aynı zamanda “Dünyada her geçen gün artan biyoyakıt üretimleri, Atatürk’ün talimatı ile 1934’te Atatürk Orman Çiftliği’nde başlatılmıştır. Atatürk Orman Çiftliği’nde bitkisel yağ üreten bitkiler ekilmiş, üretilen yağlar derlenmiş ve bu yağlar traktörlerde yakıt olarak kullanılmıştır.” diye konuşarak cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Atatürk’ün ülkemizin dışa bağlı olmaksızın, kendi kendine yetebilmesi için gereken çalışmalara önem verdiğini dile getirdi
Ankara’nın Kedisi
İkinci beyaz olarak Ankara kedisinden bahseden Seyfettin Aslan, “Ankara kedisinin 18.yüzyılda Avrupa ülkelerinde oldukça yaygınlaşmıştır. Öyle ki Avrupa ülkelerinde yaşayan zengin insanlar Ankara kedisi ve Ankara tavşanına sahip olma konusunda adeta birbirleri ile yarışmışlardır. Sosyete arasında Ankara kedisi o denli popülerleşiyor ki Ankara kedisinin bulunduğu yağlı boya tabloları yaygınlaşmaya başlıyor. Ne yazık ki şu an ülkemizde ne Ankara kedisi ne de Ankara kedisinin yer aldığı yağlı boya tablosu bulunmuyor. Ben Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Sağlık Daire Başkanı olarak hizmet verdiğim ilk günden itibaren bu konuyu hızla ele aldık ve Ankara kedisini üretmeye başladık. Şu anda hızla Ankara kedisini çoğaltıyoruz ve yaygınlaştırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak bu konuda da ilk adımı büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk atmış ve 1930 tarihli Vakit gazetesinde çıkan habere göre Ankara Kedisi koruma altına alınıp çoğaltılmaya başlanmıştır.” dedi.
Ankara’nın Arısı
Ankara arısının da şehir için oldukça önemli olduğuna değinen Aslan, “Ankara arısı ilerleyen dönemlerde Anadolu arısına evrilmiştir. Ankara arısına yönelik ilk ciddi çalışmalar da Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılmıştır. Aynı zamanda arıcılığın kalkınması amacıyla 1931 yılında Ziraat Kongresi yapılıyor ve bu kongrede arıcılığın gelişmesi açısından oldukça verimli öneriler sunularak arıcılığa yön verilmesi sağlanıyor. Modern arıcılığın yaygınlaşması ile Ankara arısı gündeme alınmış, ayrıca Atatürk Orman Çiftliği’nde bal paketlenme, ambalajlanma hizmeti sağlanarak da halka uygun ve kaliteli balın ulaştırılması amaçlanmıştır. Ancak günümüzde Tarım Bakanlığı şu anda Kızılcahamam Kırkırca Köyü’nde Ankara arısına Anadolu arısı adını vererek ciddi çalışmalar başlatmıştır. Şu anda Kızılcahamam’da damızlık arı çalışmaları devam etmektedir.” diye konuştu.