Ankara Altındağ’da yer alan Anne Müzesi; emziren tanrıça figürlerinden Ana Yüreği heykeline, lohusa kurdelelerinden anneye yazılmış mektuplara, bebek zıbınlarından anne eşyalarına, Zübeyde Hanım'ın seccadesine ve Atatürk'e ait bebek kıyafetlerine kadar pek çok eşya ve anlam yüklü hatırayla anneliğin tarihine ışık tutuyor.

Ankara Altındağ’da, tarihle dokunmuş taşların arasına saklanmış bir sıcaklık var: Anne Müzesi. Yazar Şermin Yaşar’ın öncülüğünde hayata geçirilen bu özel müze, bir çocuğun annesine duyduğu özlemin, bir annenin yüreğinde taşıdığı sevginin izlerini çeşitli eserler ile gözler önüne seriyor.

Anadolu'nun Annesine Saygı Duruşu

Umay Ana’dan başlayarak Zübeyde Hanım’a uzanan güçlü bir annelik anlatısı yer alıyor müzede. Horoztepe’den çıkan emziren bronz kadın heykelciği, Hacılar’ın oturan tanrıçası gibi figürlerle Anadolu kadınının üretici, doğurgan ve koruyucu yönü tarihsel bir derinlikle sunuluyor.

Al rengin koruyucu gücünden lohusa kurdelesine kadar, annelik Anadolu’da yalnızca biyolojik bir süreç değil, kültürel bir varoluş biçimi olarak yaşatılıyor.

Atatürk'e Ait Eşyalar

Anne Müzesi’nde yer alan en dikkat çekici köşelerden biri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait bebeklik eşyalarının sergilendiği alandır. Burada Atatürk’ün kundak bezi, bebek yeleği, nazarlığı ve o dönemin el işçiliğini yansıtan beşik örtüsü gibi özel parçalar yer alıyor.

Bu eşyalar, bir liderin henüz dünyaya yeni adım attığı dönemlere ışık tutarken, annesinin ona duyduğu sevginin ve özenin izlerini günümüze taşıyor.

Ana Yüreği Heykeli: Sessiz Ama Güçlü Bir Sembol

Heykeltraş Metin Yurdanur’a ait olan Ana Yüreği heykeli, müzenin duygusal merkezlerinden biri. Kucağında bebeğini taşıyan figür, toprağa kök salmış gibi sağlam ama bir o kadar da nazik.

Bu heykel, yalnızca bir annenin çocuğuna değil, toprağına, geçmişine, geleceğine duyduğu bağlılığı da anlatıyor. Onun gölgesinde bir an durup düşünmek bile yeterli; annelik evrensel bir dil, sessiz ama çok şey anlatan bir yürek…

UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı 2026’da Şanlıurfa’da! UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı 2026’da Şanlıurfa’da!

Annelere Yazılmış Mektuplar

Müzenin belki de en dokunaklı bölümü ise Mektuplar Odası. Çocukların annelerine, annelerin evlatlarına yazdığı el yazması mektuplar sergileniyor burada. Bir kağıt parçasının nasıl sarıldığını, nasıl öpüldüğünü görmek mümkün. Kimi zaman bir özür, kimi zaman bir veda… Ama her satırda koşulsuz bir sevgi, tarifsiz bir hasret var.

Ziyaret Değil, Yürek Teması

Anne Müzesi, yalnızca bakılacak bir yer değil; hissedilecek, hatırlanacak, saklanacak bir mekan. Belki bir zıbın, belki bir seccade, belki bir oyuncak bebek... Ama her eşya, her köşe bize bir gerçeği hatırlatıyor: Anneler, kültürlerin ilk hafızasıdır.

Yolunuz düşerse değil, kalbiniz isterse gidin. Çünkü bu müzeden yalnızca gözleriniz değil, ruhunuz da dolarak çıkacak.

Muhabir: Tuğba Ergen