R. Bülend KIRMACI'nın 7 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Dostluk ve Arkadaşlık
Bu iki kavramın farklı olduğunu yıllar önce öğrenmiştim.
Dostluk daha derin, daha kapsayıcı bir kavram ve arkadaşlığı da içine alıyor.
Pek çok kişiye "arkadaşım" demek mümkün, ancak çok daha azına "dostum" diyebiliyoruz.
Tabii her iki kavram ve nitelik için karşılıklılık şart; yani sizin "bu tanımı yaptığınız" kişi de benzer duygu ve değerler içinde olmalı.
Hele ki gerçek bir dost işte o çok az bulunan bir servet.
Çünkü insanların en büyük zenginliği (bence) gerçek dostunun/ dostlarının varlığıdır.
Dost bulmak kadar, dost olmak ve dostlar olarak kalabilmek de önemli.
Arkadaşlık da öyle tabii...
Aslında iki kavrayış arasında temel fark şunlar: Arkadaşlar belli bir sevgi ve saygı temelinde ortak hedefleri olan, kimi zaman bir kurumda, okulda, takımda, örgütte zaman ve emek, kimi zaman boş sayılan vakitlerinde eğlence ve dinlence bölüşen kişiler iken...
Dostlar bundan öte derin duyguları paylaşan, en başta da sarsılmaz bir güven duygusu ile iyi veya zor günde birbirleri için karşılıksız fedakarlıklar yapan kimselerdir.
Arkadaşlık gümüş ise, dostluk altındır!
Akrabalık da öyle katmanları barındırır.
Kan bağını can bağı ile yazdığınız çok ama çok az sayıda akrabanız vardır.
İnsanlar arasındaki ilişkiler kaçınılmaz olarak hayat deneyimi içinde değişime uğrar.
Kimi unutulur gider, kimi vicdanınıza nakış nakış işler.
Gerçek bir dost, gerçek bir yürektir.
Dostluk zaten hale burgu, bir büyük emektir.
Zor günleriniz, hatta zorlu yıllarınız olur, yaşam kartlarını kararken ve talih olarak size dağıtırken haksızlıklara uğrayabilir, her şeyin üstünde olan kader yazınızı çetrefil şekilde icra etmiş olabilir.
İşte o zaman şu hüzünlü aranjman olan "uzanmaz bir dostun eli ne dost kalır ne sevgili" yerine,
Şu sıcacık halk türküsünün dizeleri olan "dostum, dostum, dostum: gelsene canım" nakaratını söyleyebiliyor ve bu çağrının karşılığı hatta siz dara ve karanlığa gark olmadan karşılık buluyorsa eğer; gerçekten ayrıcalıklı birisiniz...
Unutmamak gerek kimin ne olacağı hiç belli olmaz...
Bugün veren yarın alır.
Bugün gücü olmayan yarın güçlenir.
Bugün çare bulamayan yarın çare bulan olur...
Dostluk hatta gerçek arkadaşlık bunu bilmekten geçer, değer bilmekten, fedakar olmaktan, sır tutmaktan, yapılanı başa kakmadan yapmaktan, imdat çağrısı almadan yardıma koşmaktan, doğru yolu göstermekten geçer.
Ve hiçbir şey yoktan var edilmediği gibi, var olmuş hiçbir şey de ebediyen yok olmaz.
Gerçek dostluğun eli o eli tutan iki tarafı da Allah katında yüceltir.
Hiçbir şey de boşa yaşanmış değildir.
Bu dünyada gerçek dostluk kurabilen, karşılıksız özveride bulunabilen, yara saran, dert ortağı olabilen, güven duygusu tesis eden, seven sevilen, değer bilen ve değeri bilinen dost insan olmak ne büyük erdemdir.
Gerçek insan, gerçek dostu olan ve gerçekten dost olan insandır.
Bir dost bin ömre bedeldir..
Her şey yazılır, her şey yaşanır, her yaşanan tekrar yazılır...