Ege Denizi'nde meydana gelen art arda depremler, bilim dünyasında dikkatle izleniyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivitelerle ilişkili olduğunu belirterek, yeni bir volkanik aktivitenin başlangıcına işaret ettiğini söyledi.
Ege'deki Depremlerin Ardındaki Neden
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Ege Denizi'nde 200'ü aşkın deprem kaydedildi. Prof. Dr. Sözbilir, Santorini Adası'nın kuzeyinde yaşanan bu deprem fırtınasının, Güney Ege Volkanik Ada Yayı üzerinde aktifleşen fay hatlarıyla bağlantılı olduğunu belirtti. Santorini, Milos ve Nisiros gibi adalarda tarih boyunca yaşanan volkanik patlamalar ve depremler, bölgenin jeolojik olarak aktif bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Türkiye İçin Risk Ne Düzeyde?
Prof. Dr. Sözbilir, bu depremlerin Türkiye kıyılarını doğrudan tehdit etmediğini belirterek, "Türkiye’nin bu depremlerden etkilenme derecesi düşüktür. Ancak, Ege Denizi’ndeki denizaltı faylarında 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem meydana gelirse, Kuşadası, Bodrum ve Datça kıyılarında tsunami riski doğabilir" dedi.
Geçmişten Günümüze Deprem ve Tsunami Tehlikesi
Sözbilir, 1956 yılında Amorgos Fay Hattı'nda meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki depremin, bölgedeki en büyük sismik olaylardan biri olduğunu hatırlattı. Bu depremin ardından tsunami oluşmuş ve 3 bin 200 bina hasar görürken 54 kişi hayatını kaybetmişti.
Uzmanlardan Uyarı: Önlemler Alınmalı
Türkiye'nin Ege kıyılarında olası bir tsunamiye karşı hazırlıklı olunması gerektiğine dikkat çeken Sözbilir, "Bu bölgedeki denizaltı faylarının tsunami yaratma potansiyeli var. Bu yüzden özellikle Kuşadası, Bodrum ve Datça kıyılarında tsunami modellemeleri yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalı" ifadelerini kullandı.
Bölgedeki deprem hareketliliği yakından takip edilirken, uzmanlar halkın panik yapmadan ancak bilinçli bir şekilde tedbirli olmasını öneriyor.