Devletlerin iktisadi büyümeleri ve kalkınmaları, büyük ölçüde kendi sanayi ve teknoloji altyapılarının gelişmişliğine bağlıdır. Fakat kimi ülkeler bu alanlarda yetersiz kalmakta ve üretim için gerekli olan yatırım malları, hammadde veya ara malları dışardan satın almak durumunda kalmaktadır. Söz konusu durumun yurt içinde üretim kapasitesinin noksanlığı ve teknolojik altyapının yetersizliğinden kaynaklandığını söylemek mümkündür.
Yerli üretimin olmaması, birçok alanda problemler doğurur. Her şeyden ‘önce dışa bağımlılık’ ekonomik istikrar için bir tehdit unsurudur. Dış kaynaklara bağımlı olan ülkeler uluslararası piyasalardaki dalgalanmalarda daha çok savrulur.
Diğer bir sorun, bu bağımlılığın yerli girişimcilik için de ciddi bir engel teşkil etmesidir. Yatırımcılar, kendi ülkelerindeki risklerin yüksek olması sebebiyle çoğunlukla dış kaynaklara yönelirler. Bu da yerli şirketlerin gelişim alanlarını daraltır ve yenilikçi çözümler üretebilmelerini zorlaştırır. Çizilen bu tablo da orta ve uzun vadede ülke ekonomisinin büyüyememesinin önemli nedenlerinden birini meydana getirir.
Tüm bunların yanı sıra dışa bağımlılık, ekonomik politikalarda esneklik kaybına yol açar. Ülkeler, dış ticaret ortaklarına bağlı olarak stratejik kararlar almak zorunda kalabilirler. Bu da bağımlı durumuna düşmüş olan ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda hareket edememesine sebep olabilir.
Yurt içinde yeterli üretim kapasitesine sahip olmamak, ekonomik bağımlılığı beraberinde getirir ve bu durumun olumsuz etkileri saymakla bitmez. Ülkelerin kendi sanayi ve teknoloji altyapılarını güçlendirerek özellikle de stratejik önemi bulunan sektörlerde yerli üretimi artırmaları, ekonomik istikrarlarını sağlayabilmeleri ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine erişebilmeleri bakımından son derece mühim bir husustur.