Ekonominin ısınması durumu, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesinin, kuvvetli iktisadi temellere yaslanmadan, potansiyel büyüme olasılığının üstüne çıkmasıdır. Potansiyel büyüme oranı, bir ülke ekonomisinin sürdürülebilir olarak büyüyebileceği en fazla hıza karşılık gelir.
Ekonomi, potansiyel büyüme oranının altında bir seyir izliyorsa, bu durum ekonominin tam kapasitesinde erişemediğinin bir ispatıdır. Fakat tam tersi bir ülke ekonomisi potansiyelinden çok daha hızlı bir şekilde büyüyorsa burada rasyonel olmayan bir durum söz konusudur ve bu potansiyelin üzerindeki hız ekonomiyi ısıtmaya başlar. Ekonominin ısınması da beraberinde çeşitli iktisadi problemleri getirir.
Ekonominin ısınması, çoğunlukla cari açığın yükselmesi ve bu açığın sıcak parayla finanse edilmesi gereken durumlarda ortaya çıkar. Cari açığın büyümesi, dış borçlanmada açılmaya ve finansal istikrarsızlığa sebep olabilir. Bu tür bir finansman genellikle kısa vadeli sermaye hareketliliğinden kaynaklandığı için orta ve uzun vadede çeşitli sorunların doğması muhtemeldir.
Ekonomik ısınmanın bir diğer önemli işareti ise bütçe açığının hızlı bir şekilde artmasıdır. Eğer hükümet harcamalarını giderek yükseltiyor ve bu artış vergiler ile desteklenmiyorsa, bütçe açığı çok ivedi bir biçimde genişleyebilir. Söz konusu ekonomik atmosferde bir takım finansal istikrarsızlıkların meydana gelmemesi pek mümkün değildir.
Ekonominin ısınması, eğer zamanında gerekli tedbirler alınmazsa çeşitli sorunları beraberinde getirebilir. Bu durum enflasyonun yükselmesine, mali istikrarsızlığa ve iktisadi balonların oluşmasına neden olabilir. Ekonomik dengesizlikler, uzun vadede büyüme hedeflerinin üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle de söz konusu durumun yaşanmaması ya da en az hasarla içinden çıkılması için politika yapıcıların gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaları şarttır.
