Mücahit Çelebi, yaklaşık 10 yıl boyunca karış karış gezdiği Anadolu’nun hemen hemen her yerindeki kahveleri öğrenerek kendi menüsünü oluşturdu.
Türkiye’nin birçok yerinde eskiye dayanan farklı kahveler olduğunu söyleyen “Kahveci Müco” mahlaslı Mücahit Çelebi, bu kahvelerin de yapılma biçimi, yeri, içilme şekli açısından pek çok kültür çeşitliliğini içinde barındırdığının altını çizdi.
Bu nedenle diğer kahvecilerden farklı olarak kendilerinin geleneksel anlamda kahveciliği sürdürmeye çalıştığını ifade eden Çelebi işletmesinde de Türk kahvesinin yanı sıra Anadolu’ya ait menengiç, dibek, sütlü Türk kahvesi, Mihrimah Sultan kahvesi, yandırma kahvesi, fakir-i tiryakiye gibi birçok kahve çeşidine yer ver verdiklerini kaydetti.
Yapmış oldukları kahveler arasında en dikkat çekici kahvenin, fakir-i tiryakiye kahvesi olduğunu vurgulayan Çelebi “Günümüzde bu kahveyi hiçbir kahveci yapmıyor, çünkü bilmiyorlar.” dedi.
Çelebi kahvenin hüzünlü hikayesini de anlatarak, “Osmanlı’nın savaşa girip girmeyeceğinin henüz belli olmadığı yıllarda ticaret duruyor. Bu nedenle o dönem kahvede de bir kıtlık yaşanıyor. Dönemin halkı da kahve kültüründen mahrum kalmamak amacıyla ellerindeki imkânları kullanarak nohudu kahve gibi kavurup ve öğütüp pişiriyorlar. Yokluk döneminde yapılan yalancı kahve ile önemli bir adım atılıyor ve bu durum, dönemin şairi Osmanzade Tabip Efendi’nin beyitlerine bile yansıyor. Dolayısıyla biz, diğer kahvecilerden farklı olarak toplum tarafından adı ve hikâyesi pek bilinmeyen, bir zamanlar Anadolu’da popüler olmuş kahveleri yeniden toplum tarafından bilinir kılmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.