Asıl ismi Ahmet Esat Tomruk, nam-ı diğer İngiliz Kemal, Türkiye`nin önemli ajanlarından kurtuluş savaşının seyrini değiştiren kişilerden bir tanesidir.

Ünlü Türk casusu İngiliz Kemal, 1892 senesinde İstanbul’da Cerrahpaşa’nın Altımermer semtinde doğdu. Sarışın ve mavi gözlü olması, küçüklüğünde pek bir anlam ifade etmiyor olsa da gelecekte çok işine yarayacaktı.

Babası öldüğünde henüz 5 yaşındaydı. O ve annesi Sıdıka Hanım, dayısı Sezai Bey'in himayesine girdiler. İlköğretimini Emirgan'da tamanladıktan sonra Galatasaray Lisesine gitmiş ve Fransıca, İngilizce İtalyanca ve Rumca dillerini öğrenmiştir. 

Ahmet Esat, daha çocuk yaştayken yurtdışındaki tanımadığı insanlara rastgele mektuplar göndererek yabancı dilini geliştirmeye çalışmış ancak yurt dışından sık sık mektup gelmesi iktidarın dikkatini çekmiş ve hafiyeler tarafından takibe alınmıştır. 

16 yaşındayken tutuklanıp yıldız sarayına götürülmüş daha sonra serbest bırakılmıştır. Bunun üzerine Ahmet Esat 1908'de İngiltere'ye hareket etmiş ve İngiltere'de Navy College'a kayıt yaptırmıştır.

Galatasaray Lisesinde boksa ilgi duyan genç Türk, Navy College'da artık profesyonel olarak boks yapmaya başlamış ve çok da başarılı olmuştur. 

Ahmet Esat, 1914'te Navy College'dan mezun olduktan sonra, İngiltere'de bir müddet kalmış, bu arada Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de gezmiştir.

İngilizce bilgisini çok geliştirmiş ve değişik şiveleri rahatlıkla konuşabilmiştir. Yalnız dilinden değil, hâl ve tavrından da onu bir İngilizden ayırmak pek de mümkün olmamış.

Sorgulanmasının ardından serbest bırakılsa da hafiyeler, Ahmet Esat'ı uzaktan uzağa gözetim altında tutmaya devam etmiş.
Bunun üzerine Sezai Bey, başına bir iş açılacağından endişe ettiği yeğenini 1908'de İngiltere'ye giden bir gemiye kaçak olarak bindirerek ülkeden çıkmasını sağlamış.

Kaptan, Ahmet Esat'ın kaçak olarak yolculuk ettiğini fark eder fakat onu ihbar etmek yerine, bir baba şefkatiyle korur sonra da evlat edinmiş. Esat tam bir ingiliz gibi büyümüş. Navy College'de okur ve 1914 yılında mezun olmuştur. 

Ahmet Esat, Türkiye'de ilgi duyduğu boks sporuna, öğrenim gördüğü kolejde profesyonel olarak boks yaparak devam etmiş ve birçok birincilik kazanmıştır.

Mezuniyetten sonra İngiltere’de bir müddet kalmış; bu arada Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de gezmiştir.  

Boks maçları nedeniyle Avrupa'yı dolaşma fırsatı yakalayan Ahmet Esat, dönemin gözde sporundaki başarısıyla yüksek mevkilerden kişilerle tanışıp sohbet ederek Avrupa kültürüne iyiden iyiye hakim bir hale geldi.

1914'te İstanbul'a dönmüş ve Teşkilat-ı Mahsusa'ya üye olmuş ve ünlü ittihatçılardan Kara Kemal ile Dramalı Rıza Beylerden çetecilik dersleri almıştı.
Bir ara Kut'ül Amare'de esir edilen İngiliz generali Townshend'in yanına hapsedilerek ondan gerekli bilgileri almakla görevlendirilmişti. 

1918'de İstanbul işgal edilmiş, İngilizlerin şehirdeki baskıları giderek artmıştı.

Bu sırada İngiliz boksörlerle de ringlerde mücadele edip başarılar kazanmıştır.

Ahmet Esat, tutuklu İttihatçılar'ı kurtarmak için çabalamış, ancak bu yüzden İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanarak Beyoğlu'ndaki İngiliz hapishanesine atılmıştı. 

Pek çok işkenceye maruz kalan Esat, bir ara firar teşebbüsünde bulunmuş ve tekrar İstanbul'da hapse atılmıştı.

Daha sonra Çanakkale'deki sahra hapishanesine gönderilmişti. Oradaki Hint Müslüman askerlerle yakın ilişkiye girmiş, onların sempatisini kazanmış, bir müddet sonra da buradan kaçmayı başarmıştı.

İngiliz Sahra Hapishanesi'nden kaçtıktan sonra Biga'da Kuva-yi Milliyeciler'e sığınmıştı. Bu arada ona "İngiliz Kemal" adı takılmıştı.

Yunan ileri harekâtı başlayınca Ankara'ya giden İngiliz Kemal, Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey ve Fevzi Paşa tarafından da kabul edilmiş ve İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Rumca bildiği için Genelkurmay İstihbarat Şubesi'nde görevlendirilmişti.

Albay İsmet Bey'in huzuruna çıkarılan Ahmet Esat burada tabanca, bayrak ve Kur'an üzerine elini koyarak, sadakat yemini etmişti. Görevi Yunan ordusu karargâhına girip gerekli bilgileri toplamaktı. 

Antalya'dan Rodos'a geçti. Burada kendini Amerikalı gazeteci olarak tanıttı. Kumardan hileyle kazandığı 45 bin frank ile kendi deyimiyle İzmir'deki vatan görevine başladı.

Ahmet Esat Bey'in İzmir'deki hayatı bonkör bir Amerikalı gibi geçmiş, kısa sürede gece hayatının aranan siması olmuş, üst düzey Yunan subaylarıyla da samimiyetini arttırmıştır. Hatta onların en gizli toplantılarına dahi katılmış, aldığı bilgileri İzmir'deki kendisi gibi görevli bulunan Uşaklı Alaattin Tiritoğlu vasıtasıyla Antalya mutasarrıfı Aşir Bey'e aktarmıştı.

 Bir süre sonra ihbar sonucu yakalanmış fakat o bu tutukluluk dönemi sırasında hiçbir şekilde Türkçe konuşmayarak kimliğinin meçhul kalmasını sağlamıştı.

Yunan hâkimler bile onun Amerikalı olduğuna kanaat getirmişlerdi. Bilahare Yunanistan'a nakledilmişti. Ama o Atina'daki hapishaneden de kaçmayı başarmış ve el becerileri konusunda mahir biri olduğundan caddede avare avare dolaşan birisinden çaldığı parayla bir Fransız şilebine binip kaçak olarak İzmir'e gelmişti.

Anadolu'ya geri döndüğünde ona yeni bir görev verildi ve Batı Trakya'ya gönderildi. Burada o esnada Yunan Ordusu'nun hizmetindeki Ermeni general Antranik'in karargâhına sızmayı başardı ve çok değerli bilgileri Ankara'ya ulaştırdı.

16 Ahmet Esat Bey, 1924 yılında Genelkurmay'daki istihbarat görevinden ayrılmış, Millî Mücadele dönemini içeren anılarını yazıp yayınlamıştı. "Tomruk" soyadını alarak, İstanbul'a yerleşmiş ve tercüman-rehber olarak çalışmıştır. Bu arada 1932'ye kadar da hafif sıklet boks şampiyonluğunu kimseye bırakmamıştı.

Nam-ı diğer İngiliz Kemal 14 Şubat 1966'da hayata gözlerini kapadı.