İran, 2007’den bu yana nükleer alanda çalışmalar yapan üst düzey bilim insanlarını suikastlar sonucu kaybetti.
Bugüne kadar ki saldırılarda üç bilim adamı gaz zehirlenmesinden, üç bilim adamı bombalı saldırıda, iki bilim adamı ise silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Bu tür saldırılardan sadece bir kişi kurtulabildi, diğer üç kişi kurtulamadı.
İlk olarak 2007 yılında İranlı nükleer bilimci Ardeşir Hüseyinpur evinde gaz zehirlenmesinden ölü bulundu. İran olaydan MOSSAD’ı sorumlu tuttu.
Ardından 2009 yılında Şiraz’da iki nükleer mühendis, gaz zehirlenmesinden öldü. Daha sonra bunun suikast olduğu açıklandı.
Mesud Ali Muhammedi
Kuantum fiziği ve temel parçacık fiziği alanlarında çalışmalarıyla bilinen Mesud Ali Muhammedi, Tahran Üniversitesi'nde fizik profesörü olarak görev yapıyordu. 12 Ocak 2010 tarihinde evinin önünde motosiklete yerleştirilmiş bombanın patlatılması sonucu hayatını kaybetti. Saldırıda eşi de yaralandı.
İran, saldırıyla ilgili İsrail ve ABD'yi suçlarken Washington suçlamaları kabul etmedi.
İran'da yayınlanan haberlerde, Tahran Üniversitesi Profesörü Mesud Ali Muhammedi, "nükleer konularda uzman bir bilim insanı ve devrimin sadık bir hizmetçisi" olarak nitelendirildi.
Aralık 2010'da saldırının faili olarak yakalanan Mecid Cemali Feşi adlı zanlı, sorgusunda suikasta ilişkin rolünü itiraf etti. Tel Aviv'de Mossad’ın eğitiminden geçtiğini ve suikastı İsrail adına işlediğini anlatan Feşi, suikast karşılığında Mossad'ın kendisine 120 bin dolar ödediğini de açıkladı. Yargılandığı mahkeme tarafından 2011'de idama mahkum edilen Feşi'nin cezası tutulduğu Tahran'daki Evin Cezaevi'nde 2012'de infaz edildi.
Mecid Şehriyari
29 Aralık 2010'da saldırganlar bu kez Şehid Beheşti Üniversitesi'nde nükleer alanda çalışmalar yürüten iki profesörü hedef aldı. İran Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde kuantum fiziği alanında çalışmalar yapan profesör Mecid Şehriyari, seyir halindeki aracına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu yaşamını yitirdi.
Şehid Beheşti
Aynı gün Şehid Beheşti Üniversitesi'nde nükleer fizik profesörü olan Feridun Abbasi'ye de aynı yöntemle suikast girişimi yapıldı. Abbasi, saldırıdan ağır yaralı olarak kurtuldu. Mashreghnews adlı muhafazakar internet sitesinde yer alan haberde ise Abbasi'nin ''izotopları ayırabilen az sayıda bilim insanından biri'' olduğunun altı çiziliyor.
Daryuş Rızainejad
Suikasta kurban verilen bir diğer nükleer fizikçi Daryuş Rızainejad ise 23 Temmuz 2010'da Tahran'da eşi ile birlikte çocuğunu kreşten aldıktan sonra motosikletli saldırganlar tarafından açılan ateş sonucu öldü.
Saldırıda Rızainejad'ın eşi ve çocuğu da yaralandı. İran medyası, saldırının ardından Rızainejad'nin nötron aktarımı uzmanı bir fizik profesörü olduğunu duyurdu. Yetkililer ise suikasta uğrayan kişinin Tahran'daki Hace Nasır-ı Tusi Üniversitesi'nde elektronik öğrencisi olduğunu açıkladı ancak Batı medyası daha sonra öldürülen kişinin nükleer fizikçi olduğunu doğruladı.
Saldırının ardından dönemin İran Meclis Başkanı Ali Laricani, ABD ile İsrail'i "terör eylemiyle" suçladı ancak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, saldırıyla ilgilerinin olmadığını ifade etti.
12 Kasım 2011'de Devrim Muhafızları'na ait Alghadir askeri üssündeki gizemli ve bir o kadar da tuhaf patlamada aralarında Tahran'ın füze çalışmalarının mimarı olduğu söylenen Hasan Tahrani Mukaddem''in de aralarında bulunduğu 36 bilim insanı öldü.
Mustafa Ahmedi Ruşen
Natanz'daki uranyum zenginleştirme merkezinde görevli nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Ruşen de 11 Ocak 2012'de Tahran'ın doğusundaki Allame Tebatebai Üniversitesi'nin yakınlarında arabasına yerleştirilen bombanın patlatılması sonucunda yaşamını yitirdi. Ruşen'in yanında bulunan şoförü Rıza Kaşkayi de saldırıda hayatını kaybetti.
Aynı zamanda İran'ın füze programının başındaki isimlerden olduğu da söylenen Ahmedi Ruşen'in ölümünün ardından Natanz'daki nükleer tesise Şehid Ahmedi Ruşen Nükleer Merkezi adı verildi.
Muhsin Fahrizade
Son olarak İran nükleer çalışmalarının en önemli ismi nükleer fizikçi ve Savunma Bakanlığı Bilimsel Araştırma Kurumu Başkanı Muhsin Fahrizade 27 Kasım 2020 tarihinde başkent Tahran’da öğlen saatlerinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
İran'ın Kum kentinde 1958 yılında doğan Fahrizade, İran'ın nükleer programında çalışan en önemli bilim insanlarından biriydi.
New York Times gazetesinde 2015 yılında yayımlanan bir haberde, Fahrizade, İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD'nin atom bombası geliştirmek amacıyla yürüttüğü Manhattan Projesi'nin başındaki Robert Oppenheimer'a benzetilmişti.
İsrail'in de İran'ın nükleer programına ait olduğu iddiasıyla bazı basın organlarıyla paylaştığı belgelerde, Fahrizade İran'ın nükleer programının başındaki isim olarak gösteriliyordu.
Reuters haber ajansına 2014'te bir açıklama yapan bir diplomat, İran'ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesi halinde Fahrizade'nin de ülkenin nükleer bombasının "babası olarak" bilineceğini öne sürmüştü.
Suikastler, İran'ın ürettiği zenginleştirilmiş uranyum miktarının artmasıyla ilgili yeni endişelerle eş zamanlı gerçekleşti.
Zenginleştirilmiş uranyum, hem sivil nükleer enerji üretimi hem de askeri nükleer silahlar için hayati bir bileşen olmasıyla öne çıkıyor.
NOT: Altı dünya gücü ile 2015 yılında yapılan bir anlaşma, İran'ın zenginleştirilmiş uranyum üretimine sınırlar koymuştu, ancak ABD Başkanı Donald Trump 2018'de anlaşmadan çekildiğinden beri İran, birçok kaynağa göre faaliyetlerini güçlendirdi. Ancak, İranlı yetkililer nükleer programının yalnızca barışçıl amaçlar için olduğunda ısrar ediyor.
İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1) arasında 2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşma, Tahran'a yüzde 3,67 uranyum zenginleştirme faaliyetini sürdürme izni veriyordu.
ABD'nin 2018'de anlaşmadan tek taraflı çekilmesi ve yaptırımları geri getirmesinden bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini durduran İran, ilk olarak Natanz'da 17 Nisan 2020'de yüzde 60 saflıkta uranyum zenginleştirdiğini duyurmuştu.
İran, 22 Aralık 2022'de de Fordo'daki uranyum zenginleştirme merkezinde uranyumu yüzde 60 zenginleştirmeye başladığını açıklamıştı.
Tahran'ın uranyumu yüzde 60 saflıkla zenginleştirmesi Batılı ülkelerde endişelere neden oluyor; çünkü uranyumun yüzde 20 ve üzerinde zenginleştirilmesi nükleer bomba elde etmeye imkan sağlayacak yüzde 90 saflıkta parçalanabilir uranyuma ulaşmak için önemli bir aşama olarak kabul ediliyor.