Futbolda kullanılan sarı ve kırmızı kartlar, oyunun disiplinini sağlamak ve hakemlerin kararlarını tüm taraflara net bir şekilde iletmek amacıyla geliştirildi. Bu kartların ortaya çıkış hikâyesi, İngiliz hakem Kenneth George Aston'ın deneyimleriyle şekillendi.
Sarı ve Kırmızı Kartların Ortaya Çıkışı
Kenneth George Aston, 1936 yılında hakemlik yapmaya başladı ve kısa sürede ismi bilinen bir hakem haline geldi. 1962 FIFA Dünya Kupası'nda Şili'de görev aldığı ilk maçtan sonra başarılı bulunarak İtalya-Şili maçını yönetmesi için görevlendirildi. Ancak bu maç olaylı geçti; polisin sahaya üç kez girmek zorunda kaldığı ve iki oyuncunun oyundan ihraç edildiği maç, basında oldukça büyük tartışmalara yol açtı.
1966 Dünya Kupası çeyrek finalinde İngiltere ve Arjantin'in karşı karşıya geldiği maçta, Alman hakem, Arjantin kaptanı Antonio Rattín'i oyundan attı. Ancak hakem İspanyolca bilmediği için Arjantinli futbolcularla anlaşma sağlanamaması karışıklığa yol açtı. Bu olay, hakemlerin kararlarını herkesin anlayabileceği bir sistem gerekliliğini ortaya koydu.
Trafik Işıklarından İlham
Bir gün Aston, arabasıyla seyir halindeyken trafik ışıklarının karşısında durdu. Sarı ışık sakin kalmayı ve beklemeyi, kırmızı ışık ise durmayı simgeliyordu. Bu trafik işaretleri Aston'a bir fikir verdi: Sarı kart "dikkatli ol" mesajını, kırmızı kart ise "dur" mesajını iletmek için kullanılabilirdi. Böylece, hakemlerin kararları dil engeline takılmadan evrensel bir şekilde anlaşılabilecekti.
İlk Kırmızı Kart ve Uygulamanın Yaygınlaşması
Bu yeni sistem, ilk kez 1970 FIFA Dünya Kupası’nda Meksika’da uygulandı. Kırmızı kart, dünya kupalarında ilk kez 1974 Dünya Kupası’nda Şilili futbolcu Carlos Caszely’ye Türk hakem Doğan Babacan tarafından gösterildi. Babacan, Avrupa kupalarında da ilk kırmızı kartı gösteren hakem olarak futbol tarihinde yer aldı.
Sarı ve kırmızı kartlar, o günden bu yana oyunun ayrılmaz bir parçası haline gelerek futbolun uluslararası alanda daha anlaşılır ve düzenli bir oyun olmasını sağladı.