Ekonomi literatüründe kullanılan kavramlardan biri olan göreli yoksulluk, insan türünün toplumsal bir varlık olmasından hareketle geliştirilmiştir. Söz konusu kavram, yoksulluğu basitçe temel yaşam gereksinimlerinin giderilememesi olarak ele almaz. Toplumu meydana getiren bireylerin ve hane halkının sosyal-ekonomik durumunu dikkate alır.
Bu kavram, bir kişinin gelir seviyesini, yaşadığı toplumun ortalama gelir seviyesine göre değerlendirir. Yani göreli yoksulluk, kişinin kendi toplumundaki diğer bireylerle olan gelir farklarını göz önünde bulundurarak belirlenir.
Bir kişi, toplum ortalamasının altında bir gelir seviyesine sahip olduğunda, bu kişi göreli olarak yoksul sayılır. Bu durum, kişinin toplumsal yaşamda yeterli şekilde yer almasını engelleyebilir, çünkü sosyal ilişkiler ve toplumda kabul görme, çoğu zaman belirli bir gelir seviyesini ve yaşam standartlarını gerektirir. Göreli yoksulluk, gelir ve refah dağılımındaki eşitsizlikleri vurgular ve bireylerin sosyal dışlanma ya da toplumda yeterince temsil edilememe gibi sorunlarla karşılaşabileceklerini işaret eder.
Göreli yoksulluk, özellikle sosyal politika ve ekonomik eşitsizlik hususlarında önemli bir analiz aracı olarak kullanılır. Yoksulluk sadece temel ihtiyaçların karşılanamaması olarak değil, aynı zamanda toplumsal adaletsilikler ve sosyal dışlanma açısından da ele alınır. Göreli yoksulluk, toplumsal refahın artırılması ve eşitsizliklerin giderilmesi amacıyla daha kapsamlı sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiğini savunanların temel referanslarından biridir.
