ARDA KEMAL ATAY
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Sibel Erdoğan, büyükbaş hayvancılıkta ihracat sorunu yaşandığını ileri sürerek, küçük aile işletmelerinin desteklenmemesi ve süt hijyeninde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Türkiye'nin süt hijyeniği konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını ifade eden Erdoğan, “Hijyenik şartlarda üretim şart” çağrısında bulundu.
Erdoğan, "En büyük ırk meselesi... Kaliteli ırklarımız olsa bile buna uygun adaptasyon şartlarında besleyemiyoruz. Bu noktada da hayvanlar potansiyel verimi gerçekleştiremiyor. Genel sıkıntımız bu. Diğer bir nokta uygun ahır alanlarımız yok. Yani modernizasyon olayı yok. Genelde küçük aile işletmeleri şeklinde yetiştiricilik yapılıyor. Küçük aile işletmelerinde de destekler çok az. Daha çok büyük aile büyük şirketlere destekler verilirken küçük aile işletmeleri daha arka planda kalıyor. Dolayısıyla Türkiye'de yüzde seksen dokuz küçük aile işletmelerinden oluşuyor. Hayvancılığı yapan onlar, köyde yaşayan onlar ama destek alan şehir… Dolayısıyla onları göz arkasına ettiğinizde çiftçilik faaliyetinin önemli bir kısmını da sekteye bırakmış oluyorsunuz. Bu anlamda bu işi bırakmak isteyen çok kişi var. En büyük sorunlardan dediğim gibi birincisi yem bitkileri sorunu. İkincisi de küçük aile işletmelerinin desteklenmemesi sorunu ve kişilerin şehre göç etmesi sorunudur" dedi.
Büyükbaş ihracatında yaşanan durumlara ilişkin konuşan Erdoğan, "Büyük başta ihracat ne yazık ki arttı diyemeyiz. Şu anda büyükbaşlarda yaşanan sıkıntı, ihracatta yaşanan sıkıntıdır. Mesela sütte arilik, ari hijyen yani süt hijyeni oldukça önemli. Yani bazı hücreler, somatik hücre sayısı oldukça önemli. Dolayısıyla bizim şu anda işletmelerimizde üretilen sütlerde somatik hücre sayısı çok yüksek düzeyde. Ve bu da ihracatta mümkün değil. O hücrelerle o hijyenle o ürünü satış yapman mümkün değil" ifadelerini kullandı.
“Hijyenik Şartlarda Üretim Yapılması Yerekiyor”
Süt üretiminde hijyenin ön planda olması gerektiğine dikkat çeken Sibel Erdoğan, Süt üretiminde hijyenik şartlarda üretim yapılması gerekiyor. Hayvanı veriyorsun ama ahırını yaptırmak için destek vermiyorsun. Dolayısıyla hepsi birbiriyle bağlantılı zincir gibi düşün bu olayı. Evet, batı bölgelerimiz bu konuda çok iyi durumda. Konya'dan sonra İzmir'e kadar, Çanakkale, Tekirdağ bölgesi bu konuda çok iyi. Buralarda sıkıntı yok ama Ankara'dan sonraki kısım Erzurum, Kars, Iğdır bölgeleri büyükbaş hayvan yetiştiriciliği bakımından çok daha iyi konumda. Ama dediğim gibi işletmeler küçük aile işletmesi yani elli baş hayvanı olan çiftlik sayısı oldukça az. Bir ile dokuz baş hayvan sayısı olan kişilere küçük aile işletmesi diyoruz ve genellikle bu şekilde yetiştiricilik yapılıyor. Destek yok. Artı olarak iklim şartlarına müsait değil ona. Evet çok güzel çayır meri alanları, yaylı alanları var ama iklim, bunu çok kısa sürede kullanmaya izin veriyor. İklim değişikliği bunu çok etkiliyor" dedi.