NECMETTİN KURUCU

ABB'den Başkentlilere Kadın Futbol Takımına Destek Çağrısı ABB'den Başkentlilere Kadın Futbol Takımına Destek Çağrısı

Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro salonunda gerçekleşen anma programı büyük bir kalabalık ile gerçekleşirken program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Mehmet Akif’i anma programına Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Kadir Karapınar, Milliyetçi Hareket Partisi Keçiören İlçe Başkanı Metin Bayrakçı, AK Parti Keçiören İlçe Kadın Kolları Başkanı Saliha Küçüker, Keçiören İlçe Müftüsü Hasan Limon, önceki dönem AK Parti Keçiören İlçe Başkanı-AK Parti Keçiören Belediye Başkan Aday Adayı Zafer Çoktan, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, belediye meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

Anma programında Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, konuşmasına şöyle başladı: ‘’İstiklâl Marşı’mızın yazarı Millî Şair Mehmet Akif Ersoy’dan alacağımız, anlayacağımız çok şey var. Akif, 1910’lu yıllarda Osmanlı Devleti’nin tehlike içinde olduğunu ve bir yıkılışa doğru gittiğini gören millî kahramanlarımızdandır. Millî Mücadele’ye katkı vermiştir. 1920 yılında Hacı Bayram Cami’de yaptığı ateşli konuşma ile herkesi Millî Mücadele saflarına davet etmiştir. Bununla birlikte hatip kişiliğiyle ülkenin her yerinde Millî Mücadele şuurunun yeşermesinde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varoluşunda büyük katkısı vardır.”

Aynı zamanda Akif’in veterinerliği dışında iyi bir vaiz, tarihçi ve edebiyatçı olduğunu dile getiren Başkan Altınok, ‘’Mehmet Akif, İstiklâl Marşımızın da yazarıdır bunu biliyorsunuz. O dönemde millî marş yarışması düzenleniyor, para ödülü konuluyor. 700 tane şiir yazılıyor. Atatürk diyor ki: ‘’Mehmet Akif nerede, neden yarışmaya katılmıyor?’’ Akif’in de parası yok paltosu yok, böyle bir durumda iken Mehmet Akif diyor ki: ‘İstiklâl Marşı’nı ben parayla yazmam. Ödülü para olan bir İstiklâl Marşı yarışmasına da katılmam.’ Paranın şehit aileleri, yetimler, kadın ve çocuklar için kurulmuş olan bir vakfa bağışlanması şartıyla bir marş yazacağını dile getiriyor ve bir gecede Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda marşımızı kaleme alıyor. Millî Mücadele Dönemi’nde vatanın, ülkenin, milletin varlığının böylesine tehdit altında olduğuna şahitlik ettiği için Mehmet Akif, İstiklâl Marşı’nı bütün yüreğiyle, kalbiyle böylesine güzel ve manalı yazıyor. Daha sonrasında marş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul ediliyor, millî marşımız ilan ediliyor. Ardından Atatürk, Akif’i Burdur mebusu olarak görevlendiriyor.  Vatan böyle kıymetli insanların omuzlarında yükselir, Akif’i örnek almalıyız.”

Başkan Altınok birlik ve beraberliğimize dikkat çekerek sözlerini şu şekil sonlandırdı:

“Mehmet Akif’in hayatında madde yok; mana, vatan, ülke ve milletimizin değerleri var. Allah milletimize bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın. Ama zafer marşları yazdırsın. Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi payidar, birlik ve beraberliğimizi daim eylesin inşallah.’’ dedi.

Anma programının sonunda Başkan Altınok, ‘’Millî şairimiz, Millî Mücadele kahramanımız Mehmet Akif Ersoy’un doğumun 150’nci, ebediyete irtihalinin de 86’ncı yılı. Bu vesilelerle kendisini, İstiklâl Marşımızı ve dönemin havasını kıymetli hocamız Prof. Dr. Sn. Mustafa Kurt’tan dinledik.’’ diyerek teşekkür etti ve kendisine plaket takdim etti.

Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kurt, konuşmasında Mehmet Akif Ersoy’un hayata bakışı, edebi kişiliği, İstiklâl Marşı’nı yazma süreci ve Türk-İslam âlemine yönelik düşüncelerini anlattı.

Günün anlam ve önemine değinerek konuşmasına başlayan Mustafa Kurt, “Bugün çok anlamlı bir gün. Benim için Mehmet Akif’i konuşmak edebiyatın diğer önemli kişilerini konuşmaktan çok daha farklı. Öncelikle bu toplantının  bir akademik konuşma olmayacağının altını çizmek isterim. Bugün bizler gibi Akif de ilk önce sizlere seslenmiştir. Bu millet dik durduğu ve siz gençler emanete sahip çıktığınız zaman Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacak.

Bugün 150. doğum yıl dönümünde Akif’i  hikayesi ile anacağız. Biz hikayelerimizi anlatmazsak başkaları kendi hikayelerini dinletirler. Akif’in hikayesi bizim hikayemiz, bizim hikayemiz Anadolu’nun hikayesidir.” dedi.

Günümüzde dünya kamuoyunda yaşanan zulme dikkat çekerek bağımsızlığımız ve özgürlüğümüzün minneti olan atalarımıza teşekkürlerini sunan Mustafa Kurt sözlerine şöyle devam etti:

“Bir ülkenin sokaklarında korkmadan özgürce dolaşabilmeyi bugün dünyanın işgal altındaki çocuklarına sorarsak ne kadar kıymetli olduğunu anlayabiliriz. Bir ülkenin sokaklarında güven içinde dolaşabilmek için binlerce şehit verdik.  Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda bazı liselerin kütüklerinde şöyle bir kayıt vardır: ‘Okulumuzun bütün öğrencileri Çanakkale Savaşı’nda şehit olduğu için okulumuz mezun verememiştir.’ Bu cümle gerçekten hissedebilen ve duyabilenler için onlarca tarih sayfalarından daha değerli. Hilalin altında marşımızı yüksek sesle söyleyebilelim diye gencecik canlarımız vatan için canları feda ettiler. İşte Akif ise böyle bir neslin temsilcisiydi.”

Yoksul Doğdu, Yoksul Yaşadı ve Yoksul Ölmeyi Tercih Etti

Akif’in para ödül tekliflerini reddederek kendi düzeninde yaşamayı tercih ettiğini belirten Kurt, sözlerini şöyle noktaladı: “Akif yalnızca kendini bu ülkeye adamayı tercih etti. İsteseydi daha farklı bir hayat sürebilirdi. O kırılan ama eğilmeyen bir adamdı. Çünkü o kendi inançları ve milletin değerlerine aksi bir şey olacağını hissettiği zaman asla orada olmamayı tercih ederdi.”

Editör: Sibel Bay