Ege Üniversitesi'nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği iki yıllık araştırma, İzmir Körfezi'ndeki kirliliğin sadece yaz aylarında değil, yılın her döneminde devam ettiğini ortaya koydu.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferah Sayım liderliğinde yürütülen "İzmir Kıyılarında Sahil Çöpü ve Sahil Yüzey Kumu Mikroplastik Kirlilik Düzeyinin Belirlenmesi" projesi, 2022 yılında başlatıldı. TÜBİTAK tarafından desteklenen bu çalışma kapsamında, belirlenen 80 farklı noktadan iki yıl boyunca 2 bine yakın su, kum, sahil çöpü ve sediment örneği toplandı.
Mikroplastik Kirliliği Her Mevsim Devam Ediyor
Toplanan numuneler üzerinde yapılan incelemeler, İzmir Körfezi'nde özellikle mikroplastik yoğunluğunun oldukça yüksek olduğunu gösterdi. Yaz aylarında kötü koku ve balık ölümleriyle gündeme gelen körfezin, PERI indeksi verilerine göre "aşırı kirli" kategorisinde olduğu tespit edildi. Bununla birlikte, yılın diğer mevsimlerinde de kirlilik seviyesinin değişmediği ortaya çıktı. Çalışmada kullanılan diğer dokuz farklı kirlilik değerlendirme indeksine göre de körfez, "kirli" ve "çok kirli" seviyelerinde değerlendirildi.
Mikroplastikler ve Düşük Oksijen Seviyeleri Kısır Döngü Yaratıyor
Prof. Dr. Ferah Sayım, çalışmanın sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada, İzmir Körfezi'nde yoğun şekilde mikroplastik tespit ettiklerini belirtti. Mikroplastiklerin, büyük plastik atıkların zamanla parçalanarak 5 milimetreden küçük hale gelmesiyle oluştuğunu ifade eden Sayım, "Körfezde en yaygın bulunan mikroplastik türü polietilen olup, bunların büyük kısmı naylon poşetlerden kaynaklanıyor" dedi.
Kirliliğin ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen Sayım, balık ölümlerinin ve kötü kokunun, sudaki oksijen seviyesinin tükenmesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyerek, "Denize yüksek miktarda nitrit, nitrat, amonyum ve fosfor gibi besleyici maddeler karışıyor. Bu durum, alg ve fitoplanktonların aşırı çoğalmasına yol açarak suyun oksijen seviyesini ciddi şekilde düşürüyor. Oksijen azalınca da toplu balık ölümleri kaçınılmaz hale geliyor" ifadelerini kullandı. Ayrıca, düşük oksijen seviyelerinin mikroplastiklerin parçalanmasını yavaşlatarak kirliliği daha da artırdığına dikkat çekti.
Plastik Atıklar Körfezi Tehdit Ediyor
Çalışmada görev alan bilim insanlarından Dr. Alper Ertaş, körfezde en sık rastlanan atıkların plastik poşetler, şişe kapakları ve sigara izmaritleri olduğunu belirtti. Mikroplastik analizlerinde ise en fazla filament tipine rastladıklarını söyleyen Ertaş, "İzmir Körfezi’nin iç kesimlerinde her 5 litrede 1610 mikroplastik partikül bulunuyor. Bunların çoğu tekstil ürünlerinden, balıkçılık ağlarından ve atık su arıtma tesislerinden geliyor" dedi.
Makroplastik ve mikroplastik kirliliği üzerine yapılan değerlendirmelerde, İnciraltı Kent Ormanı, Güzelbahçe ve Urla kıyılarının en fazla kirlilik tespit edilen bölgeler olduğunu belirten Ertaş, "Yıl boyunca kirlilik devam ediyor. Kış aylarında aşırı yağışlar ve rüzgar, atık su arıtma tesislerinin kapasitesini zorlayarak körfeze daha fazla mikroplastik girmesine neden oluyor. Bunun etkisi ise yaz aylarında daha fazla hissediliyor. Yazın hem kötü koku artıyor hem de balık ölümleri daha fazla görülüyor" şeklinde konuştu.
İzmir Körfezi'nde kirlilik sorununun önüne geçilmesi için acil önlemler alınması gerektiği vurgulanırken, uzmanlar mikroplastik kirliliğinin ekolojik dengeyi ciddi şekilde tehdit ettiğine dikkat çekiyor.