Kopya sanatı her ne kadar bir sanat eseri kopyalanmış olursa olsun, hiçbir kopyanın birbirine benzemediği görüşüne dayanmaktadır. 

Bu akım, asıl ile kopya arasındaki farkı abartılı bir şekilde ortaya çıkararak kopyaların da benzersiz olduğunu iddia etmektedir.

Taklitçilik ve sahtekarlık olarak düşünülen kopyalar, sanat camiasında olduğu kadar akademik çevreler tarafından da hiç hoş karşılanmamaktadır.

Oysa kopya sanatı bu görüşün aksini savunur.

Ünlü resimlerin kopyaları oluşturulurken kopyalayan kişinin farkında olsun ya da olmasın kendi yorumunu kattığını düşünen bu akımın teorik olarak Walter Benjamin'in Teknik Olarak Yeniden Üretilebilirlik Çağında Sanat Yapıtı eserine dayandığı düşünülmektedir.

Yeniden Üretilebilirlik Çağında Sanat Yapıtı

Frankfurt Okulu'ndan Walter Benjamin'in yazdığı, 1936 yılındaysa Türkçe'ye çevrilen bu eserde teknolojinin ilerlemesiyle beraber sanatta yeniden üretim devrine geçildiği fikri neşredilir.

Nominal Anayasa Nedir? Nominal Anayasa Nedir?

Bu fikre göre, taş baskı gravürlerin, fotoğraf taş baskının, sinema ise fotoğrafın yeniden üretilmesinden meydana gelmiştir.

Dolayısıyla bu kitabın savunduğu fikre göre tüm sanat eserleri, özellikle 20. yüzyıldan itibaren kopyadır. 

Ancak bu kitapta, Walter Benjamin bu durumun sanat eserinin aurasını kaybetmesine neden olduğunu da söylemektedir.

Bu şekilde tarihe tanıklık eden sanat eseri, otoritesini tekniğin egemenliğine terk etmiştir.

Artık makinelerin, kopyaların ve tekniğin hüküm sürdüğü bir düzen vardır.

Bu konu uzunca bir tartışmanın konusudur ve herkesin kendine ait doğru bir cevabı vardır. 

Peki, sizce kopya sanatı mümkün müdür? Yoksa kopya, taklit ve yeniden üretim cezalandırılması gereken bir suç mudur?

Muhabir: Furkan Erkan