Bu deney, korkunun insan üzerinde doğuştan mı yoksa sonradan mı edinilen bir refleks olduğunu anlamak amacıyla yapılmıştır. Ancak, deneyin yöntemi ve sonuçları, bilim dünyasında tartışma yaratmış ve etik kaygıları beraberinde getirmiştir.
Deneyde, 8 aylık bir bebek olan Albert'e çeşitli nesneler ve durumlar gösterilerek duygusal tepkileri incelenmiştir. Albert, başlangıçta herhangi bir korku belirtisi göstermeyip, gösterilen nesnelere gülümseyerek tepki vermiştir. Ancak, deneyin bir aşamasında Albert'e beyaz bir fare gösterilirken, aynı anda rahatsız edici sesler çıkarılmıştır. Bu yöntemle, Albert'in fareye dokunmaktan korkması koşullanmıştır.
Deneyin devamında Albert'e, fareye dokunmaya çalıştığı anda rahatsız edici seslerle eşleştirilmiş deneyler yapılmıştır. Albert, zamanla fareye dokunmaktan korkar hale gelmiştir. Bu deneyin ardından, Albert'in beyaz ve tüylü nesnelere karşı bir fobi geliştireceği öngörülmüştür.
Küçük Albert Deneyine Yönelik Getirilen Eleştiriler
Küçük Albert Deneyi, psikoloji literatüründe önemli bir yere sahip olmasına rağmen birçok eleştiriyle karşılaşmıştır. Deneyin etik kuralları zorladığı ve çocuğun gelişimine müdahale ettiği eleştirileri yapılmıştır. Ayrıca, deneyin sonuçları konusundaki çeşitli eleştiriler, bilimsel değerini sorgulatmıştır.
Küçük Albert’e Ne Oldu?
Watson ve öğrencisi Rayner tarafından uygulanan deney ile Albert’in koşullu korkusu ortadan kaldırılamadı. Annesi ile birlikte farklı bir yere taşınacak olan Albert’in beyaz ve tüylü nesnelere karşı fobisi olacağı öngörüldü.
Deneyin uygulanması konusunda anneden izin alındığı bilinse de çocuğun yönlendirilerek farklı bir kimlik almasında deneyin olumsuz etkilerinden söz edilmesi gerekir. Asıl adının Douglas olduğu bilinen küçük çocuk, henüz altı yaşındayken beyninde sıvı birikmesi biçiminde adlandırılan hidrosefali nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
