Küresel kamu borcu bu yıl 2022’ye kıyasla yüzde 5,4 artış göstererek 97 trilyon dolara çıkarken, ABD yaklaşık 33 trilyon dolarla dünyanın en borçlu devleti konumunda bulunuyor.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte tüm dünyada çoğu hükümet istihdam piyasasını korumak ve iflas dalgalarını önlemek için büyük ölçekli mali teşvik programları uygulamaya koydu.

Başta sağlık, sosyal alanlar ve istihdamı desteklemeye yönelik yapılan teşviklerle birlikte harcamalar da önemli oranda artış gösterirken, hükümetler harcamaları finanse edebilmek için yüksek miktarlarda borçlandı ve bu da kamu borçlarının hızla artmasına yol açtı.

Düşük Faizler Hükümetleri Borçlandırmaya Teşvik Etti

Düşük faiz oranları hükümetlerin borçlanmasını daha cazip hale getirirken, özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfusa yönelik sağlık hizmetleri ve emekli maaşlarına yönelik artan harcamalar da hükümet bütçeleri üzerinde baskı yaratıyor ve bu da söz konusu maliyetlerin karşılanması için borçlanma yükünü artırdı.

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş ise küresel enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratırken, çoğu ülke enerji maliyetlerini vatandaşlarına yansıtmamak için bütçe üzerinde bir başka baskı unsuru yaratan sübvansiyonları yoğunlaştırdı.

IMF Verileri

Uluslararası Para Fonu (IMF) verileri doğrultusunda, Kovid-19 öncesi 2019’da 74 trilyon dolar seviyesinde bulunan küresel kamu borcu, 2023’te 2019’a kıyasla yüzde 32,8, geçen yıla kıyasla yüzde 5,4 artarak geçen ay itibarıyla 97 trilyon dolara yükseldi.

Çin’den AB’ye Misilleme: Gümrük Tarifeleri Artırılacak Çin’den AB’ye Misilleme: Gümrük Tarifeleri Artırılacak

ABD, geçen yıla kıyasla yüzde 10 artış göstererek bu yıl 33 trilyon dolara ulaşan kamu borcuyla, dünyanın en fazla borca sahip ülkesi olarak ön plana çıkıyor.

Kovid-19’la ekonomik açıdan mücadele için ABD hükümeti, bazı büyük ölçekli harcama yasa tasarılarını kabul ederken, vatandaşlarına doğrudan milyarlarca dolar ödeme yaptı, işsizlik yardımlarını genişletti ve şirketlere, eyaletlere ve yerel yönetimlere maddi destek sağladı.

Salgın Ekonomiyi Yavaşlattı

Salgın aynı zamanda ABD’de ekonominin yavaşlamasına neden olurken, Rusya-Ukrayna Savaşı ABD’nin kamu borcuna olumsuz yönde etki eden bir başka beklenmeyen unsur olarak öne çıktı.

Küresel enerji denkleminde kökten değişimlere sebep olan savaş, petrol ve doğal gaz fiyatlarında önemli artışların yaşanmasına neden olurken, bu da enflasyonun yükselmesini tetikledi.

Amerika'nın uzun vadeli mali zorluklarını ele almaya yönelik çalışmalar yürüten Peter G. Peterson Vakfı Üst Yöneticisi Michael Peterson, ülkenin 33 trilyon doları aşmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, kanun yapıcıların kısa vadeli bir mali krizden diğerine sürüklendiğini, ABD'nin milli borcunun da trilyonlarca dolar artmaya devam ettiğini belirtti.

Ülkede haziranda yaşanan borç limiti "hesaplaşmasının" ardından 32 trilyon dolarlık borç sınırının aşıldığını aktaran Peterson, politika yapıcıların, Amerikalıların gerçek mali problemlerine çözüm getirmeyen partizan kavgalar yerine temel sorun olan borcun kendisine odaklanmasını istediğini ifade etmişti.

ABD’nin kamu borcunun, küresel borcun yüzde 32’sine tekabül etmesi de dikkati çekiyor.

Uluslararası Finansal Sistemde Reform

Küresel kamu borcu hızla artarken, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan raporda söz konusu artışa yönelik uyarılara yer verildi.

“Borçlu bir dünya. Küresel refaha yönelik büyüyen yük” başlıklı raporda, dünyada yaklaşık 3,5 milyar insanın artık borç faiz ödemelerinin sağlık ve eğitim harcamalarından daha fazla olduğu ülkelerde yaşadığına işaret edildi.

Bazı hükümetlerin sağlık ve eğitim gibi kritik sektörlerden ziyade borç ödemelerine daha fazla harcama yapmak zorunda kalmasının “endişe verici bir durum” şeklinde tanımlandığı raporda, uluslararası finansal sistemde acilen kapsamlı bir reform yapılması çağrısı yapıldı.

AA