24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması, 1. Dünya Savaşı’nın ardından yeni Türk devletinin uluslararası arenada resmi olarak kabul görmesini, tanınmasını sağlayan bir anlaşmadır. Lozan Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin mirasını devralan Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atan mühim bir diplomatik anlaşmadır.

Lozan'a İsmet İnönü Başkanlığında Bir Heyet Gönderildi 

Bu antlaşma, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) temsilcileri ile Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcilerinin katılımı ile yapılmıştır. TBMM Hükümetini, İsmet İnönü başkanlığında Dr. Rıza Nur Bey ve Hasan Saka temsil etmiştir.

20 Kasım 1922'de başlayan görüşmeler, bilhassa boğazlar, kapitülasyonlar, Musul-Kerkük ve Osmanlı Devleti'nin borçları gibi hususlarda yaşanan anlaşmazlıklar sebebiyle kesintiye uğramıştır. Fakat görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başlamış ve anlaşmanın imzalanması ile neticelenmiştir.

Bazı Önemli Maddeleri 

Lozan Antlaşması'nın en dikkat çeken maddelerinden biri, Suriye sınırının 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması'yla belirlenmiş haliyle kabul edilmesiydi. Irak sınırı, ileride İngiltere ve TBMM arasında yapılacak görüşmelerle belirlenecekti. Yunanistan sınırı, Mudanya Antlaşması'nda olduğu şekliyle kabul edilirken, Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç'ı Türkiye'ye bırakmıştır.

Lozan Antlaşması ile Sovyet sınırı, Gümrü, Moskova ve Kars Antlaşmaları ile belirlenen haliyle kaldı ve Doğu Anadolu'da bir “Ermeni Devleti” kurulmasının önüne geçildi.

Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve ulusal egemenliğini tanıyan bir belge olarak, modern Türkiye'nin doğuşunda kilit rol oynamıştır. Buna karşın anlaşma kimi çevreler tarafından çeşitli gerekçeler ileri sürülerek başarısızlık olarak görülmektedir. Bazı çevreler ise tam tersi Lozan’ı büyük bir diplomasi zaferi olarak görmektedir.

Jaan Roose, İstanbul Boğazı'nı İp Üstünde Geçti Jaan Roose, İstanbul Boğazı'nı İp Üstünde Geçti

Muhabir: Utku Kabakcı