Isparta'nın Yalvaç ilçesinde yer alan Pisidia Antiokheia Antik Kenti'nde yapılan kazılarda, M.S. 4. yüzyıla ait ilginç bir buluntu ortaya çıktı. Kazılar sırasında, üzerinde yengeç figürü ve bir hasta kız ile ailesinin isimlerinin yazılı olduğu taş bir muska keşfedildi. Bu taş muska, dönemin halkının kanser hastalığını nasıl tanımladığını gözler önüne seriyor.
Pisidia Antiokheia Antik Kenti'nin Tarihi ve Önemli Buluntuları
Pisidia Antiokheia Antik Kenti, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında yer alan önemli bir arkeolojik alan olarak biliniyor. Yalvaç ilçesinin yaklaşık bir kilometre kuzeydoğusunda bulunan bu antik kent, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı kalıntılarıyla dikkat çekiyor. Kazılarla ortaya çıkarılan surlar, su kemerleri, Nympheum (çeşme yapısı), Hamam ve bazilika gibi yapılar, kentin tarihî ve kültürel önemini vurguluyor.
Özellikle St. Paul Kilisesi, Hristiyanlık için çok önemli bir ziyaret yeri olarak kabul ediliyor. Aziz Paulus'un burada vaaz vermesi, Antiokheia'nın Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra, kentin içinde yer alan Men Tapınağı da büyük bir özellik taşıyor ve Anadolu'da bilinen tek "Ay Tanrısı" tapınağı olma özelliğiyle dikkat çekiyor.
Kazılarda Bulunan Taş Muskanın Önemi
Bu yılki kazılarda bulunan taş muska hem arkeologları hem de tıp tarihçilerini şaşkına çevirdi. Muskanın bir yüzünde yengeç figürü, diğer yüzünde ise hasta bir kız ve ailesinin isimleri yer alıyor. Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, bu muskanın tıbbi bir anlam taşıdığını belirterek, bu figürlerin antik dönemde kanser hastalığını simgelediğini ifade etti.
Yengeç figürünün kanserle olan bağlantısı, antik tıp literatüründe, özellikle Romalı hekim Galen'in yazılarında yer alıyor. Galen, kanser hastalığını "yengecin bacakları gibi organları sarıp öldüren bir hastalık" olarak tanımlamıştı. Bu tanım, kanserin yavaşça yayılan ve organları etkileyen doğasını doğru bir şekilde ifade ediyor. Bu buluntu, M.S. 4. yüzyılda bile kanserin var olduğuna dair somut bir delil sunuyor.
Kazı Çalışmalarının Sürekliliği ve Buluntuların Önemi
Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, Pisidia Antiokheia Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle devam ettiğini ve 100 kişilik bir ekip ile soğuk kış günlerinde bile kazıların sürdüğünü belirtti. Özhanlı, antik kentin hem Helenistik hem de Roma dönemlerinde büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, kentin stratejik konumu nedeniyle hem askeri hem de ticari açıdan büyük bir değere sahip olduğunu söyledi.
Pisidia Antiokheia, sadece tarihî kalıntılarıyla değil, aynı zamanda ortaya çıkarılan farklı eserlerle de dikkat çekiyor. Bu eserler, antik dönemin kültürel ve tıbbi gelişimlerine ışık tutuyor. Prof. Dr. Özhanlı, bu yılki kazıların özellikle kanserle ilgili taş muska gibi ilginç buluntular sunduğunu ve her geçen yıl daha fazla önemli eser keşfettiklerini belirtti.
Antik Tıp ve Modern Bilim Arasındaki Bağlantılar
Pisidia Antiokheia'daki kazılar, antik tıbbın modern bilimle olan bağlantısını göstermesi açısından büyük bir öneme sahip. Taş muska üzerindeki yengeç figürü ve Galen'in tanımının günümüz kanseriyle örtüşmesi, geçmiş ile bugünü birleştiren önemli bir buluş. Bu keşif, tarih boyunca insanlığın sağlık sorunlarına nasıl yaklaştığını ve bu hastalıkları nasıl tanımladığını anlamamıza yardımcı oluyor.
Pisidia Antiokheia, sadece tarihî değil, tıbbi açıdan da büyük bir öneme sahip ve yapılan kazılar sayesinde bu eski kentin sırları yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.