Türkiye’de psikologların uzun süredir mücadele ettiği meslek yasası eksikliği, 29 Mart 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanan “Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik” ile yeni bir boyuta taşındı. Yönetmeliğin içerdiği sınırlayıcı maddeler, başta serbest çalışan psikologlar olmak üzere tüm psikoloji camiasında ciddi bir rahatsızlık yarattı. Tepkilerin odak noktası ise, yönetmeliğin psikologların mesleki tanımını yalnızca klinik alanla sınırlandırması ve serbest çalışmayı yüksek lisans şartına bağlaması oldu.

Bu tartışmalı düzenlemeyi değerlendiren Psikolog Hakları ve Dayanışma Platformu Koordinatörü Psikolog Kerem Kuriş, sadece mesleki hakların değil, aynı zamanda Türkiye’de ruh sağlığı alanındaki kamu yararının da tehlikeye atıldığını vurguladı.

“Psikologlar Yalnızca Sağlık Sistemine Entegre Değil; Yaşamın Her Alanında Var”

Kuriş, yönetmeliğin en büyük sorunlarından birinin psikologları yalnızca sağlık sistemi içerisine sıkıştırması olduğuna dikkat çekti. Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik, sağlık hizmetlerini disipline etme ve kayıt altına alma amacı taşıyor olsa da sonuçları yönünden uygulamada psikologlar için ciddi yapısal sorunlar barındırmaktadır. Yönetmelik, psikologları “yardımcı sağlık personeli” statüsüne indirgerken, mesleğin akademik liyakate uygun bilimsel ve özerk yapısını yok saymaktadır. Platform olarak ilk ve en önemli eleştirimiz, psikologların mesleki statüsünün yönetmelikte tanımlı olmayışıdır. Psikoloji disiplini, ruh sağlığı hizmeti sunmanın yanı sıra eğitim, adalet, endüstri ve örgütler, insan kaynakları ve travma ve kriz müdahalesi gibi çok boyutlu çalışma alanlarını kapsar. Bu yönetmelik, hem bu çok yönlülüğü göz ardı etmekte hem de lisanslı psikologların serbest meslek icrasını daraltmaktadır. Uzun vadede, hem meslektaşlarımızın çalışma haklarını hem de toplumun ruh sağlığına erişimini ciddi biçimde kısıtlayacaktır. diyen Kuriş, psikologların; eğitim, adalet, spor, iş yaşamı, kriz yönetimi ve daha birçok alanda faaliyet gösterdiğini hatırlatarak, “Biz, bireyin ve toplumun ruh sağlığını bütüncül bir çerçevede ele alan bir meslek grubuyuz. Bu yönümüz görmezden gelinemez” ifadelerini kullandı.

Psikologlardan Yeni Yönetmeliğe Sert Tepki3

Ataşehir'de İnşaatta Göçük: 3 İşçi Yaralı Ataşehir'de İnşaatta Göçük: 3 İşçi Yaralı

“Lisans Mezunu Psikologlar Sahadan Dışlanıyor”

Yönetmelikte özellikle “yüksek lisans” şartına yapılan vurgunun kabul edilemez olduğunu belirten Kuriş, bu uygulamanın lisans mezunu psikologların mesleklerini icra etme haklarını ellerinden aldığını söyleyerek şu ifadelere yer verdi:

“Serbest meslek icrasının yalnızca yüksek lisans mezunlarına açılması, aslında tanımsızlık ve yetki belirsizlikleri nedeniyle ciddi yapısal adaletsizlikler doğurmaktadır. Türkiye’de hâlâ ‘psikolog’, ‘klinik psikolog’, “psikolojik danışman” gibi unvanlar yasal olarak tanımlanmadığı için, kimlerin hangi hizmetleri sunabileceği konusundaki belirsizlik devam etmektedir. Lisans öğrenimi ve akademik gelenek bu belirsizlik bu belirsizliği ortadan kaldırmak adına gerekli yol haritasını sunmaktadır. Ancak bu yönetmelik bu yol haritasını takip etmemekte. Yapılan kısıtlama nedeniyle kamu ile serbest piyasa arasında çelişkili bir uygulama ortaya çıkmaktadır. Aynı lisans mezunu psikolog, kamu kurumlarında hizmet sunabilirken serbest çalıştığında bu hizmete yetkisiz kabul edilmektedir. Bu geriye dönük hak kayıplarına, mesleki tutarsızlıklara ve liyakatin ihlaline yol açmaktadır. Platform olarak uzmanlaşmanın çok kıymetli olduğuna inanıyoruz. Yüksek lisansın önemini vurgulamak ile birlikte, psikologların yetki bütünlüğünün bozulması ve serbest meslek icrasında dışlanmasını ülkenin ruh sağlığı hizmeti kapasitesine vurulmuş ciddi bir darbe olarak görüyoruz. Yapılması gereken, çalışma alanlarının bilimsel dayanaklarla ve evrensel standartlara uygun biçimde tanımlanmasıdır.”

“Meslek Yasası Olmayınca Karmaşa Büyüyor”

Psikoloji mesleğinin Türkiye’de hâlâ tanımlı bir meslek yasasına sahip olmamasının, bu tarz yönetmeliklerin doğrudan müdahalesine zemin hazırladığını belirten Kuriş, “Psikologların yetki, sorumluluk ve çalışma alanlarını belirleyen bir meslek yasası yok. Bu nedenle yönetmelikler aracılığıyla mesleğe müdahale edilebiliyor. Bu da mesleki özerkliğimizi ve bilimsel kimliğimizi zedeliyor” dedi.

“Psikolog”, “klinik psikolog” ve “psikolojik danışman” gibi unvanların yasal bir çerçevede tanımlanmadığına dikkat çeken Kuriş, bu karmaşanın yalnızca meslek mensupları için değil, hizmet alan bireyler için de kafa karışıklığına yol açtığını söyledi. “Hizmet alan kişinin, karşısındaki uzmanın hangi formasyonla çalıştığını bilme hakkı vardır. Bu karışıklık da aslında meslek yasası eksikliğinden kaynaklanıyor” dedi.

“Genç Psikologlar Sistematik Olarak Dışlanıyor”

Psikoloji bölümlerinden mezun olan gençlerin, bu yönetmelikle sistematik biçimde dışlandığını ifade eden Kuriş, “Yeni mezun psikologlar, mezuniyetlerinin hemen ardından hizmet veremez hâle getiriliyor. Üstelik bu kişiler büyük bir motivasyon kaybı yaşıyorlar. Yıllar süren emeklerinin boşa çıktığını düşünüyorlar. Bu nedenle de birçok meslektaşımız, yurt dışında çalışmanın yollarını aramaya başlıyor” dedi. Kuriş, bu durumun sadece bireysel değil, toplumsal bir kayıp olduğunu da ekledi:

“Türkiye’de ruh sağlığı hizmetleri hâlihazırda yetersiz. Bu genç psikologların sisteme katılmaları engellendiğinde, topluma sunulan hizmet de sekteye uğruyor.”

Psikologlardan Yeni Yönetmeliğe Sert Tepki2

“Bilimsel Hiyerarşi Böyle İşlemez”

Yönetmelikte yalnızca yüksek lisans düzeyinde eğitim almış kişilerin psikolog olarak serbest çalışabileceği yönündeki maddenin, bilime aykırı olduğunu söyleyen Kuriş, “Bilimsel hiyerarşi, bir unvanın diğerini dışlaması ya da değersizleştirmesi üzerine kurulmaz. Elbette yüksek lisans eğitimi uzmanlaşmayı sağlar; ancak lisans düzeyindeki psikologların bilgi birikimi ve uygulama becerileri de vardır. Bugün birçok alanda yalnızca lisans eğitimiyle çalışan psikologlar etkin hizmet vermektedir. Bu hiyerarşik anlayış, mesleğin doğasına aykırıdır” değerlendirmesini yaptı.

“Uluslararası Standartlara Tamamen Aykırı”

Kuriş, söz konusu yönetmeliğin yalnızca yerel değil, uluslararası ruh sağlığı standartları ile de çeliştiğini belirtti. “Bugün American Psychological Association (APA), European Federation of Psychologists’ Associations (EFPA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi kurumların kabul ettiği çerçevede psikologlar bağımsız ruh sağlığı profesyonelleridir. Bu kişiler kendi etik kurulları ve birlikleri aracılığıyla mesleki denetim altındadır. Türkiye’de ise psikologlar başka mesleklerin belirlediği yönetmeliklerle sınırlandırılıyor” dedi.

“Psikiyatrist-Psikolog İlişkisi Eşit Temelde Kurulmalı”

Türk Psikiyatri Derneği’nin açıklamalarında yer alan “klinik psikologlar yalnızca bir hekim koordinasyonunda çalışmalı” görüşüne de karşı çıkan Kuriş, bu anlayışın hem bilimsel hem de mesleki açıdan geri bir tutum olduğunu vurguladı. “Psikiyatristler ve psikologlar farklı eğitim ve formasyonlara sahiptir. Bu iki meslek grubu arasında iş birliği olabilir ama bu ilişki hiyerarşik değil yatay düzlemde yürütülmelidir. Bir meslek diğerinin altında konumlandırıldığında, bu hem meslektaşlar arası çatışma yaratır hem de hizmet alan kişiye zarar verir” dedi.

“Mesleki Birlik ve Etik Kurullar Şart”

Son olarak çözüm önerilerine de değinen Kerem Kuriş, Türkiye’de Psikologlar Birliği gibi özerk bir meslek örgütünün kurulmasının zorunluluğuna dikkat çekti. “Bugün psikologlar kendi etik süreçlerini yönetecek, mesleki denetimi sağlayacak, eğitim ve uygulama standartlarını belirleyecek bir yapıya sahip değil. Oysa bu tür kurumsal yapılar Avrupa ve ABD’de uzun yıllardır var. Bu eksiklik giderilmeden mesleğimiz güvende olamaz” dedi.

Psikolog Hakları ve Dayanışma Platformu olarak kurumsallaşma sürecini önemsediklerini belirten Kuriş, “Akademi, sivil toplum ve saha psikologlarını bir araya getiren güçlü bir yapı kurulması gerekiyor. Meslektaşlarımız arasında iletişimi artırmak, etik ilkeleri birlikte tartışmak ve ortak hareket etmek bu süreçte en büyük gücümüz olacak. Türk Psikologlar Derneği gibi yapılarla dayanışma içinde yürütülecek çalışmalar, mesleğimizin geleceğini korumada belirleyici olacaktır” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Sibel Bay