Roma, tarihi ve büyüleyici yapılarıyla ünlü bir şehir. Ancak bu şehrin yüzeyinin altında, karanlık bir başka dünya daha saklı: Katakomplar. Antik Roma'nın bu gizemli yer altı mezarları, yüz binlerce insanın kalıntılarını barındıran karmaşık bir tünel ağına sahip.

643 kilometre uzunluğundaki bu mezar ağı, yaklaşık 600 dönümlük bir alanı kaplıyor. Hristiyan azizlerden Yahudi topluluklarına kadar birçok tarihi figürün izlerini taşıyan katakomplar, dini sanat eserleri ve eşsiz fresklerle dolu.

Katakompların Tarihsel Kökeni

Antik Roma döneminde ölülerin yakılması yaygın bir gelenekti ve şehir içinde gömülme yasağı bulunuyordu. Ancak MS 1. yüzyılda Yahudi toplulukları, şehir dışındaki alanlara yer altı mezarları inşa etmeye başladı. Bu gelenek kısa sürede Roma'nın erken Hristiyan toplulukları tarafından da benimsendi.

Hristiyanlık 2. ve 3. yüzyıllarda hızla yayılırken, bu topluluklar aziz ve şehitlerin anısını yaşatmak için kendi mezar komplekslerini oluşturdular. Katakomplar, kutsal kişilerin yanında gömülmek isteyenler için önemli bir alan haline geldi. Ancak MS 313 yılında İmparator Konstantin’in Hristiyanlığı yasallaştırmasının ardından, bu yer altı mezarları yavaşça terk edildi.

Orta Asya Lezzetleri: Türkmenistan Orta Asya Lezzetleri: Türkmenistan

Roma Katakompları Yüzyıllarca Unutuldu

Hristiyanlığın serbestçe uygulanmaya başlamasıyla birlikte ölüler artık yer üstüne gömülüyordu. Germen istilaları sırasında, katakomplardaki değerli eşyalar kiliselere taşındı ve bu mezarlar zamanla unutulmaya yüz tuttu. Roma’nın altındaki bu sessiz dünyayı 1578 yılında tesadüfen keşfeden arkeologlar, tarih ve sanat açısından eşsiz bir hazineyle karşılaştı.

Antonio Bosio: Katakompların Kaşifi

Katakompların ilk ciddi araştırmaları, 1593 yılında genç bir öğrenci olan Antonio Bosio tarafından yapıldı. Eski Hristiyan yazılarını inceleyen Bosio, bu tünellere açılan gizli merdivenleri bulmayı başardı. Özellikle Domitilla Katakompları'ndaki keşifleriyle tanınan Bosio, "Yer Altı Mezarlarının Kolomb’u" olarak anıldı. Bugün bildiğimiz birçok mezar, Bosio’nun titiz çalışmaları sayesinde gün yüzüne çıkarıldı.

İsa’nın İlk Tasvirlerinden Üç Bilge Adam’a

Katakomplar, Hristiyan sanatının ilk örneklerini de barındırıyor. İsa’nın "İyi Çoban" olarak tasvir edildiği fresk, erken dönem Hristiyan ikonografisinin en dikkat çekici eserlerinden biri. Ayrıca, İsa ve havarilerinin yanı sıra Üç Bilge Adam’ın bilinen en eski tasvirlerine de rastlamak mümkün.

Ziyaretçilere Açık Katakomplar

Roma’daki 60 yer altı mezarından sadece birkaçı halka açıktır. En çok ziyaret edilenler arasında San Sebastiano, San Callisto, Priscilla ve Domitilla yer alır. Yahudi topluluklarına ait iki katakompa ve Santa Maria della Concezione dei Cappuccini Kilisesi’nin altındaki Kapuçin Rahiplerinin Kripti’ne de erişim sağlanabilir.

Modern Teknolojilerle Keşifler Sürüyor

Roma’nın altında hâlâ keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarihi eser bulunuyor. Örneğin, 2017 yılında Domitilla Katakompları’nda lazer teknolojisiyle restore edilen freskler, yeni keşiflere kapı araladı. Bu çalışmalar, Roma’nın yer altındaki zengin tarihinin yalnızca küçük bir kısmını ortaya koyuyor.

Roma’nın Gizemli Yer Altı Dünyası

Katakomplar, Roma’nın yüzeyinin altında tarih ve sanatın iç içe geçtiği eşsiz bir dünya sunuyor. Geçmişin bu sessiz tanıkları, sadece meraklı ziyaretçileri değil, tarihçiler ve arkeologları da büyülemeye devam ediyor. Roma’nın bu gizemli tünelleri, tarihin derinliklerine doğru unutulmuş hikayeleri keşfetmek isteyenler için adeta bir hazine.

Muhabir: Handan Işıksal