Tat duyusu, bir maddenin kimyasal bileşenlerine göre değişen ve dilimizin üzerindeki tat tomurcukları aracılığıyla algılanan karmaşık bir duyudur. Bu duyu, farklı tatların, dil üzerindeki farklı tat tomurcukları vasıtasıyla nasıl algılandığına dayanır. Her bir tat türü, besinlerin içerdiği farklı bileşenlere tepki verir, bu da besin alımımızı düzenler.
İnsanlar, tarih boyunca, hayatta kalabilmek için çevrelerinde bulunan yiyeceklerin tatlarını kullanarak beslenme dengelerini sağlamışlardır. Örneğin, tuzlu tatlar, vücudun mineral ve elektrolit dengesini korurken, şekerli tatlar karbonhidrat alımını dengelemeye yardımcı olur. Ekşi tatlar, vücudun ihtiyaç duyduğu amino asit alımını artırırken, acı tatlar ise zehirli gıdalardan kaçınma refleksi geliştirmemize yardımcı olur.
Umami tat algısı, birçok toplumda bulunmayabilir, ancak esansiyel amino asit alımını destekleyerek beslenme düzenimize katkı sağlar. Günümüzde ise, tat duyusu sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda haz ve keyif duygularıyla da ilişkilendirilir. Bu nedenle, tat algısı günümüz yaşamında sadece temel bir ihtiyaçtan ziyade yaşam kalitesini belirleyen önemli bir faktördür.