Heckscher-Ohlin modeli (H-O modeli), uluslararası ticaretin temellerini açıklamak amacıyla Eli Heckscher ve Bertil Ohlin tarafından ortaya konmuştur. Söz konusu model, ticaretin ülkeler arasındaki farklılıklar ve kaynak dağılımları üzerinden şekillendiğini savunur.
Model, Ricardo'nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin ötesine geçerek, ticaretin üretim faktörlerinin yoğunluğu ile belirlendiği iddiasında bulunur. Bu doğrultuda, her devletin farklı üretim faktörleri ile donatıldığını kabul edilir. Örneğin, bir ülke emek açısından zenginken diğeri sermaye açısından daha avantajlı olabilir. Bu durum da uluslararası ticaret üzerinde son derece belirleyici bir etki doğurur.
Kıtlık-Bolluk Dengesi
Heckscher-Ohlin modeline göre, bir ülke üretim faktörlerinden bol olanı, üretimi bu faktörlere dayanan malların üretiminde kullanmayı tercih edecek ve bu malları ihraç edecektir. Diğer taraftan, bir ülkenin kıt olduğu üretim faktörlerine dayanan malların üretimi daha pahalı hale gelir ve bu tür mallar ithal edilir. Yani, üretim faktörleri açısından kıtlık ve bolluk, hangi malların ithalat ve ihracat kalıplarını meydana getireceğini belirler.
Modelin temel varsayımlarından biri, her ülkenin en az iki üretim faktörü kullanmasıdır. Ayrıca, ürünler arasındaki farklılıklar, sadece üretim faktörlerinin yoğunluklarıyla belirlenir ve ülkeler arasındaki ticaret bu faktörlerin farklı dağılımları nedeniyle ortaya çıkar. Modele göre, ülkeler verimli oldukları üretim alanında uzmanlaşmaktadır.
Heckscher-Ohlin modelinin bazı kısıtlamaları da vardır. Model, teknolojik farkların ticareti nasıl etkileyeceği üzerinde yeteri kadar durmamakla eleştirilir ve üretim faktörlerinin tamamen taşınabilir olduğunu kabul etmesinin de doğru bir çıkarım olmadığını savunan ekonomistler vardır. Gerçek dünyada, bu faktörlerin taşınması her zaman kolay olmayabilir ve teknolojik farklar ticaretin şekillenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Buna rağmen, modelin temel mesajı, ülkeler arasındaki ticaretin, mevcut üretim faktörlerinin dağılımına dayalı olarak şekillendiğidir. Ve bunun da eksiklikleri olmakla birlikte doğruluk payı dikkate alınması gerekecek kadar çoktur.