Dezenformasyon, bilinçli bir şekilde yanlış bilgi yayma eylemidir ve günümüzde özellikle dijital platformlar üzerinden hızla yayılarak toplumsal yapıyı ve güveni tehdit etmektedir. Yapay zekanın dezenformasyonla ilişkisi, bu teknolojilerin doğru bilgi akışını manipüle etme ve insanları yanıltma potansiyelini gözler önüne sermektedir.
Derin Sahte Teknolojisinin Riski
Yapay zeka, metin, görsel ve video üretme hususundaki becerileriyle dezenformasyonun boyutlarını derinleştirmiştir. Örneğin, yapay zeka destekli ‘derin sahte’ teknolojisi, gerçekmiş gibi görünen fakat tamamen sahte video ve ses kayıtları üretme potansiyeline sahiptir. Bu tür içerikler, ünlülerin veya politikacıların sözde açıklamalarını içerebilir ve bunlar sosyal medya kullanıcıları tarafından gerçek olarak kabul edilebilir.
Bu tür yapay içerikler, sosyal medya platformlarında hızla yayılabilir ve kamuoyunu yanıltabilir. Bilhassa haberlerin hızla tükendiği ve paylaşıldığı dijital çağda, yanlış bilgi hızla yayılabiliyor. Yapay zekanın dezenformasyonla mücadelede de kullanılabilmesi mümkündür. Fakat bu yine de söz konusu tehdidi daha karmaşık hale getirme kapasitesi olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
İş Birliğine Gitmenin Gerekliliği
Yapay zeka ve dezenformasyon arasındaki ilişki, modern dünyada karşılaşılan en karmaşık ve ciddi problemlerden birini teşkil etmektedir. Yapay zeka hem dezenformasyonun yayılmasında bir araç olabileceği gibi, aynı zamanda bu tehditlere karşı savunma mekanizmaları geliştirmek için de kullanılabilir. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi için, teknoloji, etik sorumluluk ve yasal düzenlemelerin bir arada çalışması ve hem ulusal hem de uluslararası işbirliklerine gidilmesi şarttır.