Nicelikten çok niteliğe odaklanan yavaş yaşam felsefesi insanların yaptığı şeyi aceleye getirmeden ve layıkıyla yapması gerektiğini önermektedir.
Saatlerin akrep ve yelkovanlarıyla yarışmayı bırakıp herkesle ve her şeyle kurulan ilişkilerin zamanın içinde var olarak sürdürülmesi gerektiğini söyleyen yavaş yaşam felsefesi dengeli ve anlamlı yaşamın bu yöntemle mümkün olacağını öne sürmektedir.
Bu felsefi akım büyük şehirlerde koşturmaca ve kaos içerisinde çırpınmaktansa kişinin baktığını görerek hayatın tadını çıkarmasını tavsiye ediyor. Dolayısıyla çağdaş yaşamın içerisinde adeta başka bir diyardan gelmiş gibi yaşamanın önemine vurgu yapıyor.
Yavaş yaşam felsefesinin destekleyici enstrümanları arasında ise yoga ve meditasyon bulunuyor. Meditasyon ve yoga ile birlikte kişiler hem zihinleriyle hem de bedenleriyle daha sağlıklı iletişim kurabiliyor. Yavaş yaşam felsefesine ayak uydurmak için kişilerin kendilerini, bedenlerinin ve ruhlarının ihtiyaçlarını belirlemesi gerekiyor.
Bu felsefeye göre ihtiyaçlarının belirlenmesinin ardından kişiler, büyük kentlerin ve çağdaş yaşamın kaosunun içinde sürüklenmek yerine yalnızca ihtiyacı olan yere yöneliyor.
Yavaş yaşam felsefesi uygulanabilir mi bilinmez ancak duyanların ilgisini epey çekiyor ve insanlar yavaş yaşamlara her geçen gün daha çok özeniyor.
