ABD başkanlık seçim sonuçlarının, küresel petrol talebi üzerindeki etkisinin büyük olacağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA), 2024 yılı için küresel petrol talebinde büyümenin yavaşlayacağına yönelik açıklamaları piyasada arz fazlası kaygılarını artırsa da seçim sonuçlarının bu dengeyi değiştirebileceği düşünülüyor.
IEA'nın son yayımladığı Dünya Enerji Görünümü 2024 raporuna göre, bu yıl petrol talep artışının belirgin şekilde azalarak günlük 1 milyon varilin altında kalması bekleniyor.
Ajans, "Belirtilen Politikalar Senaryosu" kapsamında, 2023-2035 yılları arasında talepte önceki öngörülere kıyasla değişiklik olmayacağını, petrol talebinin 2030 yılına kadar zirveye ulaşıp ardından düşüşe geçeceğini ifade etti. 2050'ye gelindiğinde ise petrol talebinin, 2023’e oranla günlük yaklaşık 6 milyon varil daha az olacağı tahmin ediliyor.
ABD başkanlık seçimlerinin bu süreci nasıl etkileyebileceğine dair görüşlerini paylaşan Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Kate Dourian, “5 Kasım’daki seçim sonucu, küresel petrol talebine yansıyabilir” dedi.
Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın başkan seçilmesi halinde, ABD’de yenilenebilir enerji yatırımlarında yavaşlama yaşanabileceğine dikkat çeken Dourian, "Cumhuriyetçi zafer, ABD’de çevre politikalarını gevşetebilir ve bu da petrol ile doğal gaz tüketimini artırabilir" şeklinde konuştu.
Dourian, seçimin ardından ABD’nin büyümesinde yaşanabilecek olası değişimlerin petrol talebini doğrudan etkileyebileceğine değinerek, bunun dünya piyasasında arz-talep dengesini korumaya çalışan Suudi Arabistan’ın petrol üretim politikasını da etkileyebileceğini belirtti.
Bu gelişmelerin sonuçlarının zamanla görülebileceğini vurgulayan Dourian, “Yeni yatırım kararlarının petrol ve temiz enerji alanlarını etkilemesi zaman alacaktır; ABD'li enerji şirketleri stratejilerini büyük ihtimalle ekonomik koşullara göre belirleyecektir” ifadelerini kullandı.
ABD’nin artan petrol üretimi nedeniyle Suudi Arabistan’ın OPEC+ kapsamındaki üretim kesintilerini uygulamak zorunda kaldığını belirten Dourian, “ABD’nin üretimi küresel dengelere etki edecek seviyeye ulaşırsa, bu durum pazar payı rekabetini tetikleyebilir ve artan arz fazlası fiyatlar üzerinde baskı oluşturabilir” dedi.
Çin Ekonomisi Küresel Petrol Talebinde Belirleyici Olacak
IEA ve OPEC, küresel petrol talebi için farklı tahminler sunsa da her iki kuruluş da son aylık raporlarında büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize etti. OPEC’in ekim ayında büyüme tahminini günlük 2 milyon varilin altına indirdiğini, IEA’nın ise bu artışın 1 milyon varilin altında kalmasını beklediğini hatırlatan Dourian, "IEA tahmini doğru çıkarsa, OPEC+ grubunun aralık ayında gönüllü olarak uyguladığı günlük 2,2 milyon varillik üretim kesintilerinin geri çekilmesi zorlaşacak" değerlendirmesinde bulundu.
Dourian, Çin'in zayıflayan ekonomik verilerinin petrol talebi büyümesini baskıladığını ifade ederek, Çin’in yavaşlayan ekonomisinin küresel petrol talebi üzerinde önemli etkiler yaratabileceğini belirtti. IEA verilerine göre, Çin’in petrol talebinin 2050 yılında, 2030 seviyesinden yaklaşık günlük 11,8 milyon varile düşmesi beklenirken, Hindistan’da ise talep artışının sürmesi öngörülüyor. Ancak, Hindistan’daki artışın Çin’den kaynaklanan kaybı tam anlamıyla dengeleyemeyeceği düşünülüyor.
Bu gelişmelerin, Asya pazarında ihracatçılar arasında daha yoğun bir rekabeti tetikleyebileceğine dikkat çeken Dourian, özellikle Rusya ve İran’ın Çin ile Hindistan’a sağladıkları indirimli fiyatlarla avantaj sağladığını belirtti. Dourian, uzun vadede Körfez ülkelerinin düşük maliyetli ve düşük karbonlu petrol üretimleri sayesinde rekabette avantajlı olabileceğini vurguladı.