Asgari rezerv politikası, merkez bankalarının para politikası araçlarından biri olarak, ticaret bankalarının likidite idaresini ve kredi verme kapasitesini belirleyen önemli bir mekanizmadır. Bu politika, bankaların müşteri mevduatlarının belirli bir kısmını merkez bankasında zorunlu olarak tutmalarını içerir. Yani bir özel kişi veya şirket bankaya para yatırdığında, banka bu mevduatın bir kısmını merkez bankasına yatırmak durumundadır. Bu durum, bankaların likidite dengesini ve piyasa istikrarını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Asgari rezerv oranı, merkez bankası tarafından belirlenen ve bankaların mevduatları üzerinden hesaplanan bir oran olarak tanımlanır. Söz konusu oran, bankaların toplam mevduatlarının ne kadarını rezerv olarak tutmaları gerektiğini işaret eder. Bankalar, bu rezerv tutarını kredi olarak diğer ticaret ortaklarına verme zorunluluğuna sahip değildir. Yani asgari rezerv oranı, bankaların kredi verme kapasitesini sınırlayan bir mekanizma işlevi görür.

Merkez bankası, asgari rezerv oranını değiştirerek para arzını kontrol edebilir. Yüksek bir asgari rezerv oranı, bankaların daha az likiditeye sahip olmasına ve dolayısıyla kredi verme kapasitelerinin düşmesine yol açarken, düşük bir oran, bankaların daha fazla kredi vermesine olanak tanır. Bu bağlamda, asgari rezerv politikası, ekonomik istikrarı sağlamak ve enflasyon gibi ekonomik hedefleri gerçekleştirmek için önemli bir araçtır.

Hizmette Güven Azaldı, Perakende ve İnşaatta Arttı! Hizmette Güven Azaldı, Perakende ve İnşaatta Arttı!

Asgari rezerv politikası, bankaların merkezi otoriteyle olan ilişkisini düzenlerken, ekonomik çevrelerdeki para akışını da doğrudan etkiler. Bankaların kredi verme davranışları, bu politikalar çerçevesinde şekillenirken, piyasa dinamikleri üzerinde geniş kapsamlı sonuçlar doğurur. Böylece, asgari rezerv politikası, ekonomik büyüme ve istikrar sağlama hedefine ulaşmada kritik bir rol oynar.

Muhabir: Utku Kabakcı