Anadolu’nun köklü zanaatlarından biri olan bakırcılık, teknolojik gelişmeler ve değişen yaşam tarzları nedeniyle hızla unutuluyor. Bakırın dövülerek şekillendirilmesiyle ortaya çıkan işlevsel ve estetik ürünler, bir dönem evlerin ve çarşıların vazgeçilmeziydi. Ancak günümüzde bu el sanatı hem ustasız kalıyor hem de toplumda hak ettiği ilgiyi göremiyor.
Türkiye'nin birçok bölgesinde geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan bakırcılık, özellikle Gaziantep, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Kilis gibi şehirlerde önemli bir kültürel miras olarak yaşatılmıştı. Günümüzde ise bu sanat dalı sınırlı sayıda usta tarafından sürdürülüyor.
Ankara’da Bakırcılığı Yaşatan Son İsimlerden Biri
59 yaşındaki Zekai Cambaz, 1978 yılında çırak olarak başladığı bakırcılık mesleğini 45 yıldır Ankara’da sürdürüyor. Ankara Kalesi’nin eteklerinde bulunan küçük imalathanesinde üretime devam eden Cambaz, bugün aynı sokakta bu sanatı icra eden tek kişi olarak kaldığını belirtiyor.
Bakır işlemeciliğine çocuk yaşlarda ilgi duyduğunu ifade eden Cambaz, zamanla kendi desenlerini ve tasarımlarını oluşturarak geleneksel teknikleri modern yorumlarla harmanlamış. Özellikle cami alemleri gibi dini yapılara yönelik üretim yapan Cambaz, el emeğiyle şekillendirdiği eserlerini geleneksel birikim ve kişisel yaratıcılığıyla birleştiriyor.
Geleneksel El Sanatlarına İlginin Azalması, Usta Sayısını Düşürüyor
Geleneksel el sanatlarının sürdürülebilirliği, usta sayısının azalmasıyla doğrudan etkileniyor. Canbaz’a göre, genç kuşaklar arasında zanaatlara olan ilgi oldukça düşük. Gelişen teknoloji, hızlı üretim ve ekonomik kaygılar nedeniyle uzun vadeli ustalık gerektiren meslekler tercih edilmiyor. Bu durum, birçok geleneksel zanaat gibi bakırcılığı da tehdit ediyor. Canbaz, "Eskiden çıraklık bir meslek öğrenmek içindi. Bugün ise gençler sabırsız ve daha kısa sürede gelir elde etmeyi tercih ediyor. Bu da ustalığa dayalı mesleklerin devamlılığını zora sokuyor” diyor
Kültürel Sorumluluk Bilinciyle Üretim Yapıyor
Zekai Canbaz, bakırcılığı yalnızca bir geçim kaynağı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir sorumluluk olarak da değerlendiriyor. Bugüne kadar çeşitli belgesel, söyleşi ve haberde mesleğini tanıtarak farkındalık yaratmaya çalıştığını dile getiriyor.
Her bir ürününü kendisi çizen ve elleriyle işleyen Canbaz, el sanatlarının yaşaması için bireysel çabanın yeterli olmadığını vurgulayarak, “Yıllardır bu mesleği anlatıyorum, ilgilenen oluyor ama somut bir destek görmedik. Artık sadece izlenmek değil, desteklenmek istiyoruz.” sözlerini kullanıyor.