Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyareti sonrasında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "50+1 şartının değişmesi gerektiğini" belirtti, İsrail'in nükleer silahlarına tepki gösterdi ve Atom Enerji Kurumu'ndan denetleme talep edeceklerini söyledi. Ayrıca, Almanya ziyaretinde İsrail'i "terör devleti" olarak tanımladığını ifade etti ve Almanya'nın Eurofighter savaş uçakları konusundaki tutumuna eleştirilerde bulundu. Erdoğan, Türkiye-Almanya ilişkilerini ele aldığı açıklamasında, ikili ticaret hacminin 45 milyar doları aştığını ve 60 milyar dolar hedefi olduğunu vurguladı.
Gazze’ye Yardım Çabasından Asla Vazgeçmiyoruz
"Mısır şu anda belirli bir cesaret gösteriyor, çünkü Refah Sınır Kapısı'nın açık tutulması, Gazze için kritik bir yaşam kaynağı haline geldi. Gazze'deki sivillerin ve masumların hayatta kalmasını sağlayan bu kapı, sınırlı olsa da yardımların ulaştığı bir nokta. İsrail, bu yardımları engellemeye çalışarak Gazze'yi açlığa ve susuzluğa mahkum etme çabası içinde ve zaman zaman yardımların geçişini engelliyor. Ancak, biz pes etmiyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarını ve Birleşmiş Milletler'i devreye sokarak, istediğimiz ölçüde olmasa da yardımlarımızı ulaştırıyoruz. Gazze'yi yaşatma çabamız devam edecek. Engellere rağmen dayanışmayı sürdürüyoruz. Bu konuda başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya, yardımlar için seferber olmalıdır."
Atom Enerjisi Kurumu'ndan denetleme talebi
“Şu anda binin üzerinde avukat, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne, İsrail'in savaş suçlarının soruşturulması için başvuruda bulundu ve bu başvurular devam ediyor. Bu sürecin bir kısmı. Diğer taraftan, İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na taraf değil. Bu nedenle, başlangıçta antlaşmanın kurallarına uymak zorunda değil. Ancak, üye ülkeler nükleer güvenlik adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na başvurup denetleme talep edebilir. Bu konuda harekete geçmeyi planlıyoruz. Kurul toplanacak, talebe dair bir karar alacak. Ancak, bu süreç biraz zaman alabilir. Kurulun kararı, Atom Enerjisi Kurumu'nun üst organı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne iletilmeli. Bu aşamada, Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'i destekleyip konuyu veto etme olasılığı bulunuyor. Ancak, bu konunun böyle bir zeminde tartışılmaya başlanması bile önemli bir gelişme. İsrail ile ilgili bu tür bir başvuru şimdiye kadar resmi kayıtlara geçmiş değildi. Bu konuyu ilerletmek, bölgedeki stratejik çıkarları dengeleme açısından önemli. Bu nedenle, bu konuda baskı yapmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak, İsrail'in nükleer silahlarının şeffaf bir şekilde denetlenmesi için çağrıda bulunuyoruz. Bu konuyu yakından takip edeceğiz ve tüm dünya kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum.”
Netanyahu Gidicidir
"Netanyahu gidicidir, kurtuluyoruz. İnşallah İsrail de ondan kurtulur ve tüm dünya Yahudileri de özgürleşir. Şu anda kendi ülkesinde halkın çoğunluğu Netanyahu'ya karşı, çünkü hem ülkesine hem de dünyaya önemli zararlar veriyor. O, şu anda dış destekle ayakta duruyor, ancak bu durum destekleyen ülkelere bir bedel ödettiği anlamına geliyor. Biz güçlü olduğumuz sürece durumun Allah'ın izniyle farklı bir yöne evrileceğine inanıyorum. İsrail yönetimi, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması için birçok delile maruz kalmış durumda. Eğer benzer suçları Müslüman bir ülke işleseydi, uluslararası yargı süreci otomatik olarak başlatılırdı, özel bir çabaya gerek kalmazdı. Biz, bu suçların cezalandırılması için önyargısız bir şekilde elimizden geleni yapacağız. İsrail'in işlediği suçları herkes unutsa da biz unutmayacağız ve bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz."
Gazze'deki Savaş Suçlarına Uydurma Bahanelerle Kılıf Bulma Çabasında
"Hatırlayın, Amerika Birleşik Devletleri, kitle imha silahı iddiasıyla Irak'ı işgal etmişti. O zaman, bu yanlış bilginin hemen çürütülememesi maalesef büyük bir sorundu. Bugün İsrail, benzer şekilde bir dizi yalan üzerinden kendi saldırganlığını ve işgalini meşrulaştırmaya çalışıyor. Gazze'deki savaş suçlarına uydurma bahanelerle kılıf bulma çabasında. İsrail, bu suçları bilinçli bir şekilde işlemiştir; planlı katliamlar, kadınlar, erkekler ve çocukların öldürüleceği yer ve şekilleri belirlenmiştir.
İsrail, sadece askeri güçle değil, aynı zamanda hastanelere tanklarla girerek ve gerçek dışı iddialarda bulunarak saldırıyor. Ancak, tüm bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktı. Özellikle 7 Ekim'den itibaren, İsrail'de devlet yetkililerinin bilinçli bir şekilde yalan söylediğini defalarca gördük. Bu yalanlar artık sadece sosyal medya üzerinden değil, resmi basın açıklamalarıyla da yayılmaya başladı. İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, İsrailli yetkililerin yalanlarını hızlı bir şekilde ifşa edip gerçekleri paylaşıyor ve bunu uluslararası medyaya iletiyor. Bu sayede İsrail'in maskelediği gerçekler ortaya çıkıyor ve uluslararası alanda ciddi baskı oluşuyor. İsrail'in söyledikleri artık medyada kolayca dolaşamaz hale geldi. Biz, doğrudan İsrailli yetkililerin paylaştığı yüzlerce yalanı deşifre ediyoruz ve bu süreç devam ediyor. Bu nedenle, İsrail'in daha önce uyguladığı dezenformasyon yöntemine şimdi kendi çizgilerinden karşı koyarak, doğru kanallar aracılığıyla mücadele ediyoruz."
Hamas'ın Elindeki Rehinelerin Salıverilmesi Konusu Hassas Bir Durum
"Rehinelerin durumuyla ilgili olarak, İsraillilerin ailelerinin tarafınıza ilettiği mektupta belirtilen taleplerin farkındayım. Hamas'ın elindeki rehinelerin salıverilmesi konusu hassas bir durum. Hamas, İsrail tarafından hukuksuzca tutuklanan çocukların ve diğer tutsakların serbest bırakılmasını istiyor. İsrail'in sivil katliamlarının etkisi altındaki rehinelerden bir kısmının olduğunu anlıyoruz. İstihbarat Teşkilatımız konuyu araştırıyor ve netice alabilmek için çaba sarf ediyoruz. Eğer bir gelişme olursa sizi bilgilendireceğiz."
İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi Zirvesi’nin Etkileri Ortada
"Herkes, Filistin meselesine destek olmak için ellerinden geleni yapıyor. Türkiye'nin bu haklı davaya tam anlamıyla verdiği destek, Filistin'in sesinin daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlıyor. Tarihsel sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ediyor ve bu doğrultuda adımlar atıyoruz. Halis niyetimiz, ortaya koyduğumuz tezlerin haklılığına olan itibarı artırıyor. Son İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi ortak zirvesinde bu itibarın sonuçlarını gördük; zirvenin sonuç bildirgesi, önerilerimiz ve tezlerimizle şekillendi. Bu durumu son derece değerli buluyorum. Artık dünya neredeyse her konuda Türkiye'nin ne söylediğine dikkat kesiliyor. Milletimizden aldığımız güçle, Türkiye'nin itibarına uygun çıkışlar yapıyoruz. Sesimizin gür olmasının temel dayanağı, arkamızda dimdik duran milletimizin güveni ve sarsılmaz desteğidir. Biz, milletimize verdiğimiz sözü yerine getirmek için dik duracağımızı belirttik. Bu ülkenin ve kardeşlerimizin itibarını ve onurunu hiçbir zaman düşürmeyecek, her yerde en güçlü şekilde savunacağız."
“Almanya Başbakanı Scholz'a Açıklamalarda Bulundum”
"Avrupa Birliği ülkelerinin tutumunu görmekteyiz. Almanya Başbakanı Scholz'a da bu konuda açıklamalarda bulundum. Berlin'de, Fransa'da, İngiltere'de ve Amerika'da gerçekleşen gösteriler, dünyaya güçlü bir mesaj iletiyor. Beyaz Saray'ın önüne konulan kefenler, muhtemelen tüm dünyaya bir çağrıda bulunuyor. Scholz'a, "121 ülke insani ateşkese 'evet' diyor, ancak 40 ülke maalesef çekimserler arasında. Sizi de bu çekimser ülkeler arasında gördük, bu da bizi üzdü." şeklinde ifade ettim. Bu nedenle, yeni gerçekleştireceğimiz tur çok önemli olacak. Bu turda, belki seyahat edeceğiz, belki telefon diplomasisini kullanarak devam edeceğiz, ancak bu takibi sürdüreceğiz. İsrail'in barbarlığı, orantısız güç kullanımı ve pervasızlığı, artık birçok ülke tarafından eleştirilmektedir."
“Adeta Terörü Ortadan Kaldırdık”
"Karabağ'da, Libya'da ve Türkiye'deki terörle mücadelede gösterdiğimiz hazırlıklara, Allah'a şükürler olsun ki, adeta terörü ortadan kaldırdık. Yarın bir gün karşılaşabileceğimiz olumsuz durumlar karşısında güçlü bir ordu ve etkili bir polis teşkilatına sahip olmamız, kimseye boyun eğmememiz için elzemdir. Şu anda insansız savaş uçakları ve deniz kuvvetleri konusunda güçlü bir konumda bulunuyoruz. Kara kuvvetlerinde ise NATO ülkeleri içinde beşinci sıradayız. Komando güçlerimiz güçlü ve sürekli gelişen bir yapıya sahiptir. Bu alanlarda taviz vermemek esastır. Türkiye, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda daha güçlü bir geleceğe hazırlanmaktadır. Bölgesel güç olmak zorunluluğumuz vardır; tarihimize baktığımızda, güçten düştüğümüzde cephelerden saldırılarla karşılaşıp imparatorluğun yıkıldığını görmekteyiz. Tarihimizden aldığımız derslerle Türkiye, öncelikle caydırıcı bir güç olmalıdır ki varlığını sürdürebilsin. Bu, sadece silah değil, aynı zamanda teknoloji üretimini de içermelidir. Dostlarımızı üzmemek, düşmanlarımızı sevindirmemek için çok çalışmalı, başarılı olmalıyız. Kimse endişe etmesin; çünkü büyük ve güçlü bir Türkiye, dünya barışına hizmet eder. Bu gerçeği defalarca kanıtladık ve insanlık onuru için gücümüzü kullanmaya devam ediyoruz."
“Yunanistanla Yeni bir süreci başlatmak için umutluyum”
"Yapacağımız iş birliği konferansıyla bu konuları ele almayı planlıyoruz. Umarım, dediği gibi gerçekleşir ve Yunanistan ile ilişkilerimiz daha olumlu bir noktaya ulaşır. Yeni bir süreci başlatmak için umutluyum. Düşmanlıkları azaltmak, dostlukları artırmak istiyoruz ve bu adımı atmaktan memnuniyet duyarız. İki önemli ve komşu ülke olarak, çıkarlarımızın aynı doğrultuda olması oldukça normaldir. Bazı konulardaki görüş ayrılıklarımızı diyalog yoluyla çözerek, çözüme ulaştırabiliriz. Bölge ülkeleri olarak, meseleye rant ve pazar mantığıyla yaklaşan üçüncü ülkeleri sürecin dışında tutarsak, çözülemeyecek bir sorunumuz olmamalıdır."
Uçakları vermezlerse çalacağımız kapı mı yok?
"Berlin'deki ikili basın toplantısında medya mensubunun bu konudaki sorusu üzerine, medyanın genel bakış açısını anlattım. Ancak şansölye, Eurofighter konusuna değinmedi. Yani, Eurofighter'ı verip vermemek konusunda bir yorum yapmadı. Biz zaten bu konudaki cevabımızı net bir şekilde verdik. Eğer bize bu uçakları verirlerse, olur; vermezlerse, başka kapıları çalarız. Bu, hava savunma sistemleri bağlamında S-400 örneğine benzer bir durumu hatırlatıyor. Amerika, bize gerekli hava savunma sistemlerini vermeyi reddedince, Rusya'dan S-400 alımına yönelmiştik. Şu anda S-400 sistemlerimiz var ve kendi silahlarımızı üreten ve kullanmaya başlayan bir ülke olarak ilerlemekteyiz. Savaş uçakları konusunda da kalıcı olarak ihtiyaçlarımızı karşılamak için adımlar atmaktayız."
“Terör Örgütü, Terör Örgütüdür”
"Biz her görüşmemizde, PKK/YPG dahil olmak üzere bütün terör örgütlerinin bu ülkelerdeki örgütlenmelerini anlatıyoruz, FETÖ'yü anlatıyoruz. Ancak, buna rağmen bazı ülkeler olumlu bir cevap verirken, genel olarak baktığımızda, hepsi anlattıklarımızı görmüyor, duymuyor gibi duruyor.
Bu konuda istihbaratımız aktif bir şekilde çalışıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı uzun süredir yurtdışında, tabiri caizse, örgütün üst düzey yöneticilerine odaklanarak, alt düzeyleri bırakmış durumda. En son etkisiz hale getirilen PKK'lı terörist, örgütün ideolojik yapısını 25 yıldır yöneten bir kişiydi. Bu kişi, 80'li yıllarda örgüte katılmış ve 25 yıldır örgütün ideolojik yapılanmasını şekillendiren ve yöneten önemli bir figürdü. Bu tür liderler, sahadaki askeri kanadından daha önemli olarak değerlendiriliyor, çünkü ideolojik örgütlenme, eleman kazanma ve örgütü canlı tutma gibi temel işlevleri yerine getiriyorlar. Bu kişinin etkisiz hale getirilmesi, örgütte önemli bir çöküntüye yol açtı, çünkü 25 yıllık ideolojik hafıza büyük bir boşluk bıraktı.
Almanya nezdinde de girişimlerde bulunduk, taleplerimizi muhataplarımıza ilettik. PKK'nın örgütsel faaliyetlerinde ciddi bir dağılma gözlemlenmeye başladı. Almanya'da daha ciddi bir varlık göstermeleri nedeniyle, peşlerinden gidiyoruz."
“50+1’in Değişmesi İsabetli Olur”
"50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim; isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde tamamlanır, partileri yanlış yollara sevk etmez. Mevcut 50+1 mecburiyeti, partileri bazen yanlış taktiklere yönlendiriyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa... Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ancak oy sayısı itibarıyla "en fazla oyu alan aday seçilir" denildiği zaman seçim süreci daha hızlı tamamlanabilir.
Öte yandan, mevcut anayasamızın satır aralarında darbeci zihniyetin ruhunu taşıması, bizleri en çok rahatsız eden konuların başında geliyor. Dünya 1980'li yıllardan bu yana önemli değişikliklere uğradı. Bu değişiklikleri anayasamıza yansıtmaya çalışsak da, bu anayasa metnindeki bütünlüğü bozuyor. Türkiye'ye, sivil, kapsayıcı ve çağın gerekliliklerine uygun yeni bir anayasa kazandırmak, ulaşmayı arzu ettiğimiz en önemli hedeflerimizden biri. Meclis'te yeni anayasa çalışmalarına birkaç defa başladık ancak muhalefetin engellemeleri ve verdiği sözleri yerine getirmemesi nedeniyle hep yarım kaldı. Biz verdiğimiz sözün arkasındayız ve milletimizi hak ettiği sivil anayasaya kavuşturacağız."
HABER MERKEZİ