Aşamalar kuramı, Walt Whitman Rostow'un 1960 senesinde çıkan 'İktisadi Büyümenin Aşamaları' isimli eserinde ortaya koyduğu bir teoridir. Söz konusu teori, ekonomik kalkınmayı 5 farklı aşamaya ayırır ve her toplumların zamanla bu aşamalardan geçeceğini iddia eder. Bu aşamalar, başlangıçtaki geleneksel toplumdan, sanayileşmiş ve yüksek yaşam standardına sahip bir toplum yapısına doğru bir geçişi ifade eder.
Toplumların Geçtiği Aşamalar
Rostow'a göre, toplumlar ilk olarak ‘geleneksel toplum’ aşamasında bulunur. Bu aşama, tarıma dayalı, teknolojik olarak sınırlı ve sosyal yapıları geleneksel olan bir toplumu tanımlar. Bu toplumlar, büyüme ve gelişme için gerekli olan iktisadi ve sosyal dinamiklere sahip değildirler. İkinci aşama ‘hazırlık dönemi’ olarak adlandırılır. Bu aşamada, bir dizi unsur devreye girer. Bu faktörler arasında dış ticaretin artması, eğitim seviyesinin yükselmesi ve sosyal yapıdaki bazı değişiklikler bulunur. Bu değişimler, ekonomik büyümeye olanak tanıyacak temellerin atılmasını sağlar.
Üçüncü aşama, ‘take-off’ (fırlama) aşamasıdır. Bu dönemde, toplumlar hızlı bir ekonomik büyüme sürecine girerler. Sanayi devrimi etkisiyle üretim artar, yeni teknolojiler ve üretim yöntemleri kullanılır. Bu aşamada altyapı gelişmeye başlar ve ülkede bir ekonomik dinamizm oluşur. Ardından gelen ‘yol alma’ aşaması, toplumun büyüme sürecinin kalıcı duruma geldiği bir dönemdir. Bu aşama, ekonomik kalkınmanın hızla sürdüğü, sanayileşmenin yerleşik hale geldiği ve ülkenin dünya ekonomisiyle entegrasyonunun arttığı bir dönemi ifade eder.
Son olarak, beşinci aşama ‘yüksek kitle tüketimi’ aşamasıdır. Bu aşamada toplumlar ekonomik olarak en ileri noktalarına erişir. Toplumun büyük bir kısmı yüksek yaşam standartlarına kavuşur, tüketim toplumu haline gelir ve üretim süreçleri daha da çeşitlenir. İnsanlar daha fazla eğlenceye, kaliteli sağlığa ve gelişmiş eğitime erişim sağlarlar. Bu aşamada ekonomik büyüme daha çok refah seviyesini artırmaya yönelik olur.
Aşamalar kuramı, ülkelerin kalkınma süreçlerini anlamaya yönelik önemli bir bakış açısı sunar. Ancak bu modelin eleştirilen yanları da vardır. Özellikle kültürel ve coğrafi farklılıklar göz ardı edilerek her toplumun aynı aşamalardan geçeceğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığını savunanlar mevcuttur.