Ekonomik krizler, finansal sistemlerdeki büyük bozulmaların ve geniş çaplı iktisadi gerilemelerin yaşandığı dönemlerdir. Krizlerin ortaya çıkmasına neden olan faktörler arasında mali spekülasyonlar, bankacılık sistemindeki zayıflıklar, dış şoklar ve etkisiz ekonomik politikalar sayılabilir. Tüm bunlar da; yüksek işsizlik, düşük büyüme oranları, finansal istikrarsızlık gibi sonuçlar doğurur.
Bir ekonomik kriz genellikle bir bankacılık krizi ile başlar. Bankaların iflas etmesi veya büyük miktarda kötü kredinin birikmesi, finansal piyasalarda güven kaybına yol açar ve likidite problemine neden olur. Bu durum, işletmelerin ve tüketicilerin krediye erişimini kısıtlar, yatırım harcamalarını ve tüketim harcamalarını azaltır. Bu dönemlerde ekonomik büyüme yavaşlar ve işsizlik oranları kabul edilebilir seviyelerin epey üzerine çıkar.
Krizlerin etkileri, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Gelişmiş ekonomiler genellikle güçlü sosyal güvenlik ağlarına ve daha dayanıklı finansal sistemlere sahipken, gelişen ekonomiler daha büyük risklerle karşı karşıya kalabilir. Gelişen ekonomilerde, dış borçlar, döviz kuru dalgalanmaları ve yüksek enflasyon gibi sorunlar çok daha belirgin bir şekilde hissedilir.
Ekonomik krizler, sosyal eşitsizlikleri artırabilir, bireylerin yaşam standartlarını düşürebilir ve toplumda genel bir güvensizlik ortamı yaratabilir.
