Hapşırmak, tarihi çok eskilere dayanan bir reflekstir. Sağlıklı bireyler, günde 4 kez hapşırırlar. Hapşırmayı tetikleyen birçok faktör bulunur. Genellikle burun içindeki sinir uçlarına zarar veren yabancı bir cisim, alerjen veya virüs gibi tahriş edici bir faktörün olduğu durumlarda ortaya çıkar. Hapşırma, vücudun bu maddeleri temizlemek için bir tepkisidir. Bu tepki, sinir sisteminden gelen bir sinyaldir ve vücudu tahriş eden maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar.

"Çok yaşa" demek ise, hapşırmanın ardından söylenen geleneksel bir nezaket ifadesidir. İngilizler ve Amerikalılar “Bless You”, Almanlar “Gesundheit”, İtalyanlar ise “Felicita” diyerek, uzun yaşam dileğinde bulunurlar.  

“Çok Yaşa” İfadesi Nereden Geliyor?

Ortaçağ Avrupa’sı, dönem dönem veba salgınıyla mücadele etmekteydi. Bu salgınların en büyüğü 14. yüzyılda yaşandı. Bu dönemde vebaya yakalananlarda sık hapşırma görüldüğü için, hapşırmak insanlar tarafından yaşamı tehdit eden bir durum olarak algılanıyordu. Papa 6. Gregory’nin yayınladığı bir genelgeyle, Hristiyan inancına sahip herkesin, her hapşırmadan sonra “Tanrı sizi kutsasın” demesini emretti. Bu emir, hem Ortaçağ Avrupa'sında hem de diğer kültürlerde yayıldı ve günümüze kadar geldi.

Ordu'da Dağ Kızağı Parkına 500 Bini Aşkın Ziyaret Ordu'da Dağ Kızağı Parkına 500 Bini Aşkın Ziyaret

Günümüzde “Çok yaşa” diyene “Sen de gör” yani “Sen de benim yaşamımı görecek kadar çok yaşa” demek adettendir.

Muhabir: Furkan Erkan