Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Alp Öztürk, düşük riskini artıran unsurlara dikkat çekerek uyarılarda bulundu. 

DSÖ’den M Çiçeği Virüsü Uyarısı: Uluslararası Bir Sağlık Sorunu DSÖ’den M Çiçeği Virüsü Uyarısı: Uluslararası Bir Sağlık Sorunu

Öztürk, “Hamilelik sürecinde kontrolsüz diyabet, hipertansiyon, tiroit rahatsızlıkları ve hormonal dengesizlikler gibi sağlık problemleri yaşayan anne adaylarında düşük riski önemli ölçüde artar. Ayrıca ‘yetersiz serviks’ olarak bilinen rahim sorunları veya rahim ağzı dokusundaki zayıflıklar da düşük riskini artıran etkenlerdir. Sigara içenlerin düşük yapma olasılığı, sigara kullanmayanlara göre daha fazladır. Ayrıca kafein ve alkol tüketiminin aşırı olması da bu riski artırır” diye konuştu. 

İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi'nde görev yapan Op. Dr. Aslıhan Alp Öztürk, düşükler hakkında detaylı bilgiler verdi.  

Hamileliğin 20. haftasından önce yaşanan ani kayıpların düşük olarak tanımlandığını belirten Öztürk, “Bilinen gebeliklerin yaklaşık yüzde 10 ila yüzde 20’si düşükle sonuçlanıyor, ancak gerçek rakam daha yüksek olabilir. Bunun nedeni, birçok düşük, hamileliğin çok erken dönemlerinde, anne adayları hamile olduklarını anlamadan önce gerçekleşmesidir. Düşük terimi genellikle bir sorun olduğunu düşündürse de çoğu durumda durum böyle değildir. Çoğu düşük, fetüsün sağlıklı bir şekilde gelişememesi nedeniyle ortaya çıkar. Her ne kadar yaygın bir durum olsa da düşük yapmak her zaman kolay atlatılabilen bir deneyim değildir. Nedenlerini, risk faktörlerini ve gerektiğinde alınması gereken tıbbi yardımı anlamak önemlidir” dedi. 

İlk Üç Ayda Yaşanan Düşüklerin Yarısı Kromozom Sorunlarıyla İlgili 

Düşüklerin büyük bir kısmının bebekte yaşanan gelişim sorunlarından kaynaklandığını belirten Dr. Öztürk, “Özellikle ilk trimesterde yaşanan düşüklerin yarısı, kromozom eksikliği veya fazlalığı ile ilişkilidir. Kromozomlar, her hücrede bulunan ve insanın genetik yapısını oluşturan yapılardır. Bir yumurta ile sperm birleştiğinde, her ebeveynden gelen kromozom setleri bir araya gelir. Ancak bu setlerdeki herhangi bir anormallik, düşükle sonuçlanabilir” açıklamasını yaptı. 

Düşük Riskini Artıran Faktörler 

Düşük riskini artıran faktörler hakkında bilgi veren Öztürk, “35 yaşın üzerinde olan kadınlarda düşük riski genç yaştakilere kıyasla daha yüksektir. 35 yaşında düşük riski yaklaşık yüzde 20 iken, bu oran 40 yaşında yüzde 33-40 arasında, 45 yaşında ise yüzde 57-80 arasında değişir. Önceden düşük yaşamış olan kadınlar, sonraki hamileliklerde daha yüksek risk taşırlar. Kontrolsüz diyabet, yüksek tansiyon ve tiroit gibi devam eden sağlık sorunları da bu riski artırır. Bazı rahim problemleri ya da zayıf rahim ağzı dokuları, düşük yapma olasılığını artırır” dedi. 

Sigara Kullananlar Daha Fazla Risk Altında 

Sigara kullanan kadınların düşük yapma olasılığının daha yüksek olduğunu belirten Dr. Öztürk, “Aşırı kafein tüketimi ve alkol kullanımı da düşük riskini artıran faktörlerdendir. Ayrıca, yasadışı uyuşturucuların kullanımı bu riski ciddi oranda yükseltir. Vücut ağırlığının çok düşük ya da çok yüksek olması da düşük riskini artırabilir. Bazen bir ebeveyn genetik bir sorun taşıyabilir, bu da düşük olasılığını artırabilir. Örneğin, translokasyon adı verilen kromozom anomalisi, embriyonun gelişimini olumsuz etkileyebilir” dedi. 

Düşük Belirtileri Gözden Kaçmamalı 

Düşük riskine karşı göz ardı edilmemesi gereken belirtileri sıralayan Dr. Öztürk, “Vajinadan kanama, kasık bölgesinde ağrı ya da kramp, sırt ağrısı, vajinadan sıvı ya da doku gelmesi düşük belirtileri arasında yer alır. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Vajinadan doku geldiğinde ise bu, doktor tarafından incelenmek üzere bir kaba alınmalıdır. Erken gebelikte vajinal kanama yaşayan birçok kadın, sağlıklı hamilelikler geçirse de yoğun kanama ya da şiddetli kramplar söz konusuysa mutlaka tıbbi yardım alınmalıdır” şeklinde konuştu. 

Düşük Riskini Artıran Yiyecekler 

Op. Dr. Öztürk, bazı yiyeceklerin kontaminasyon ya da yüksek zararlı madde içerikleri nedeniyle düşük riskini artırabileceğini söyledi.  

Özellikle pastörize edilmemiş süt ve peynirlerin, Listeria gibi bakterilere ev sahipliği yapabileceğini belirten Öztürk, “Bu tür gıdalardan kaçınılmalı. Ayrıca çiğ veya az pişmiş et tüketimi toksoplazmoza neden olabilir, bu da düşük riskini artırır. Bazı balık türleri yüksek cıva içerdiği için fetüsün gelişimine zarar verebilir. Yüksek kafein tüketimi de risk faktörlerinden biridir. Ayrıca bazı bitki çayları ve takviyeler, rahim kasılmalarını tetikleyerek düşük riskini artırabilir. Yapay katkı maddeleri ve aşırı tuzlu yiyecekler de hamilelik sürecini olumsuz etkileyebilir” dedi. 

Düşük Sonrası Duygusal İyileşme Zaman Alabilir 

Düşük sonrası duygusal olarak toparlanmanın zaman aldığını belirten Dr. Öztürk, “Birçok kadın, düşük yaptıktan sonra kendini suçlar, ancak düşük çoğu zaman kontrol edilemeyen sebeplerden kaynaklanır. Duygusal iyileşme genellikle fiziksel iyileşmeden daha uzun sürebilir. Bu süreçte destek almak, duygularınızı paylaşmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak önemlidir” ifadeleriyle açıklamalarını sonlandırdı.

Kaynak: DHA