Muhasebe, ekonomik işlemlerin kaydedilmesi ve raporlanmasında belirli kurallara dayanır. Bu kurallar çerçevesinde işlemlerin hem biçimi hem de özü, önem taşır. Ancak, işlem ve raporlama süreçlerinde esas alınması gereken, sadece biçimsel süreçlerin değil, işlemin özü olmalıdır. Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılması sırasında biçiminden çok, içerik ve anlamının dikkate alınması gerektiğini ifade eder.
Birçok muhasebe işlemi belirli standartlar ve formlar içerisinde gerçekleşir. Söz konusu formlar, genellikle yasal zorunluluklarla ilgilidir. Ancak biçimin arkasındaki esas amacın, yani işlemin özünün doğru bir şekilde tespit edilmesi, finansal tabloların güvenilirliğini artırır. Örneğin, bir şirketin borç ödeme planı, ödeme şekli veya vadesi gibi unsurlar biçimsel özelliklerken, ödenen borcun nihai amacına yönelik yaptığı harcama ve bunun şirketin finansal durumu üzerindeki etkisi, özün bir yansımasıdır.
Bu bağlamda, bir işlemin muhasebeleştirilmesinde kullanılan biçim ile işlemin özü arasında farklılıklar meydana gelebilir. Bu tür durumlarda özün biçime önceliği esastır. Yani, işlemin muhasebe kayıtlarına yansıması, öncelikli olarak işlemdeki esas amacın ve içeriğin doğru bir şekilde yansımasıyla sağlanmalıdır.
Özün önceliği, muhasebe raporlarının şeffaflığını ve doğruluğunu artırmakla kalmaz, aynı zamanda şirketin finansal analizini yapan kişilere de işlemle ilgili daha doğru ve derinlemesine bilgiler sunar. Finansal tablolar sadece yasal bir zorunluluğu yerine getirmek için değil, aynı zamanda şirketin gerçek finansal durumunu yansıtmak için hazırlanır. Bu yüzden muhasebe uygulamalarında özün önceliği, sadece yasal gereklilikleri değil, işin özünü de dikkate almayı gerektirir.
Muhasebede özün önceliği kavramı, işlemlerin doğru bir şekilde muhasebeleştirilmesini ve finansal raporların güvenilirliğini sağlamak için kritik bir ilkedir. Bu kavramın uygulanması, işlemlerin gerçek mahiyetine odaklanarak, şekilsel gerekliliklerin ötesine geçilmesini sağlar.