Banyo Düzeni Nasıl Olmalıdır? Püf Noktaları! Banyo Düzeni Nasıl Olmalıdır? Püf Noktaları!

Günlük hayattaki tüm karar ve eylemlerimizin kusursuz olması ne kadar mümkün? Özenli ve kararlı davranarak her şeyin mükemmel olabileceğini düşünsek de yaşam deneyimlerden ibarettir. Hata yapma korkusu ve en iyisini yapamama endişesi, beklenmedik sonuçlara yol açabilir.

Yaşam, uzun ve engebeli bir yolculuktur. Karşımıza sayısız viraj ve tümsek çıkabilir. Daha iyi bir yaşam sürmek için engelleri nasıl aşacağımızı düşünmek ve çaba göstermek elbette doğaldır. Ancak dikkatli ve titiz olmak ile her şeyin kusursuz olmasını beklemek arasında büyük bir fark vardır. Bu beklentiyi zorunluluk haline getiren mükemmeliyetçilik, birey ve çevresi için oldukça yıpratıcı süreçler yaratabilir. Peki, mükemmeliyetçilik nedir ve neden ortaya çıkar? Mükemmeliyetçi olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz?

Mükemmeliyetçilik Nedir?

Mükemmeliyetçiliği anlamak için önce "mükemmel" kelimesinin anlamına bakalım. Mükemmel; kusursuz, eksiksiz ve hatasız anlamlarına gelir. "Gerekli tüm unsurlara, niteliklere sahip olan" demektir. Yani bir şeyin mükemmel olduğunu söylemek, onunla ilgili beklentilerin en üst seviyede olduğunu ifade eder.

Mükemmeliyetçilik ise bireyin kendisinden beklentilerini en yüksek seviyede tutmasıdır. Kusursuzluğun mümkün olduğuna dair derin bir inanç taşır ve mükemmelliği idealize eder. Mükemmeliyetçilik, elden gelenin en iyisini yapma çabasından çok farklıdır. Elden gelenin en iyisiyle tatmin olunmaz.

Mükemmeliyetçi bireyler, kusursuz bir sonuç elde edemeyecekleri korkusuyla ciddi endişeler yaşarlar. Bu nedenle aşırı çaba harcarlar, kendilerini sürekli eleştirirler ve sonuçlardan memnun kalmazlar. Bu durum zihinsel sağlığa ağır bir yük bindirir.

Mükemmeliyetçiliğin üç farklı boyutu vardır. İlki, bireyin doğrudan kendini hedef almasıdır ve öz odaklı mükemmeliyetçilik olarak adlandırılır. Hata yapma korkusu ve en yüksek standarda ulaşamama kaygısı sürekli yaşanır. Mükemmeliyetçi bireylerin bu kaygıları çevrelerine de yansıyabilir, çünkü başkalarından da mükemmellik beklerler. Bu, başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik olarak bilinir.

Üçüncü boyut ise başkalarının beklentilerine yönelik mükemmeliyetçiliktir. Bireyler, başkalarının kendileri hakkında beslediği yüksek beklentileri içselleştirir ve bu beklentileri karşılayamama ihtimalini büyük bir kusur olarak görürler. Örneğin, ailesi bir çocuğun okul birincisi olmasını istiyorsa, çocuk ikinciliği başarı olarak göremez; bu onun için bir utanç kaynağı haline gelir.

Mükemmeliyetçi Kişilik Nasıl Oluşur?

Sürekli mükemmellik kaygısı, başarısızlık korkusu, memnuniyetsizlik ve mutsuzlukla yaşamak oldukça yıpratıcıdır. Aşırı çaba, bireyleri fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak olumsuz etkiler. Zihin sağlığı bir insan hakkıdır ve hiçbir başarısızlık, hata veya kusur bu hakkın ihlaline mazeret olamaz. Peki, mükemmeliyetçilik neden ve nasıl oluşur?

Bu ağır davranış biçiminin altında yatan şey aslında korkularımızdır. Hangi korku bir insanı mükemmel olmak zorunda hissettirir? Genellikle sevgisizlik ve onaylanmama korkuları bu duruma sebep olur. Ünlü bir yazar, bir kitabında mükemmeliyetçilik ile ilgili şu ifadelere yer verir: “Kendisine odaklı çaba sarf eden birey, nasıl gelişebileceğini düşünür. Mükemmeliyetçi birey ise diğer insanlara odaklanır ve onların kendisi hakkında ne düşündüğüyle ilgilenir.”

Mükemmeliyetçilik genellikle çocukluk döneminden ve ailesel sorunlardan kaynaklanır. Her ebeveyn çocuğunun başarılı olmasını ister, ancak sevgi başarıya koşullanır ve hatalar sevgisizlikle cezalandırılırsa, çocuk için başarı bir seçenek olmaktan çıkar. Başarısızlık onun için utanç verici ve dışlayıcı bir kusur haline gelir ve hayat boyu en büyük korkularından biri olur.

Mükemmeliyetçiliğin bir diğer nedeni de çocuklukta yaşanan travmatik deneyimlerdir. Geçmişinde kontrol edemediği bir kaos ve travma yaşayan bireyler, güvende hissetmek için her şeyin kusursuz olmasına ihtiyaç duyarlar.

Ayrıca, başarıdan dolayı yoğun ilgi gören bireyler, bu ilgiyi kaybetmekten ve artık onaylanmamaktan korkarlar. Bu durum da mükemmeliyetçiliğe yol açabilir.

Muhabir: Betül Demir