FURKAN ERKAN

Geçtiğimiz günlerde Habertürk'de Meseleler adlı programa katılan yönetmen Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan'la uzun yıllara dayanan küskünlüğe yönelik sert açıklamalarda bulunmuştu.

''Sen Cannes'ın Muhtarı mısın?''

Demirkubuz, programda Ceylan'a yönelik ''Sen Cannes'ın muhtarı mısın?'', ''Gitsin Youtube kanalı açsın'', ''Selam vermedi'' gibi açıklamalarıyla gündem olmuştu. Daha sonra Nuri Bilge Ceylan da aktif kullanmadığı sosyal medya hesabı üzerinden ''Ne söylerse söylesin cevap vermeyeyim diyordum, ama bu üslup karşısında ne yazık ki bu artık mümkün değil. Kendine şimdiden bir youtube kanalı açarsa iyi eder. Yakında...'' şeklinde bir paylaşım yapmıştı.

Zeki Demirkubuz da bunun üzerine sosyal medya hesabı üzerinden, ''Toplumun adalet duygusuna, muhalifim diye geçinen bu dangalakların gerçeğe merakına bir gram güvensem ve milletin diline düşmekten çekinmeseydim hesabı daha o zaman kapatır, seni de “milli kahraman” yapardım. Tekrar söylüyorum otur oturduğun yerde ve dişini sıkmaya devam et.'' ifadelerini kullanarak tartışmayı alevlendirdi.

''Seni Kendi Gerçeğinle Başbaşa Bırakıyorum''

Nuri Bilge Ceylan tartışmanın daha da büyümesi ve yanlış yorumlandığını düşünmesi üzerine öğlen saatlerinde sosyal medya hesabı üzerinden uzun ve son bir açıklama yayınladı.

Ceylan, açıklamasında 2006 yılında Antalya ödül töreninde yaşanan olaylara dair şunları söyledi:

Vladimir Putin'in Gizlemeye Çalıştığı Sırlar Vladimir Putin'in Gizlemeye Çalıştığı Sırlar

''Bir algı oluşturmaya yönelik hiçbir kanıtı olmayan bir sürü hayal ürünü iddiayla uğraşmak kolay değilmiş. Ama 2006 yılında Antalya’daki törene 40 derece ateşle geldiğimi, sağlık nedeniyle bayıldığımı bildiğin ve o dönemde bunu bütün gazeteler yazdığı halde hala öyle şeyler söyleyebilmen inanılmaz. Her zaman yaptığın gibi “madem böyle bir algı oluşmuş, öyleyse bundan yararlanayım” şeklinde düşünüyorsun. Tıpkı filmi bile seyretmeden yaptığın suçlamalar gibi. O senaryonun üzerinde sadece benim değil üç kişinin aylar süren alın teri ve emeği var. Birkaç kişi şöyle dedi böyle dedi diye seyretmek zahmetine bile katlanmadan bir filme kara çalmak, ona emek veren insanların onuruyla oynamak bu kadar kolay olmamalı. 2008 Altın Portakal’da Baba filmini izlemediğimi söylediğimi, bunu TV’de seyrettiğini belirtmişsin. Bu doğru değil. Baba filmini seyrettiğimi ve çok sevdiğimi daha dünya prömiyeri sonrasında Cannes’daki basın toplantısında söyledim. Soruyu da Atilla Dorsay sormuştu hatta. Cannes sitesinde podcastini bulabilirsin.''

''Filmlerimde Sana Gönderme Yok!''

Demirkubuz ve Ceylan'ın filmlerinde sık sık dile getirilen ''filmlerinde birbirlerine gönderme yapmaları'' konusuna ise Nuri Bilge Ceylan şu sözlerle açıklık getirdi:

''Filmlerimin hiçbirinde hiçbir şekilde sana yapılmış bir gönderme yok. Filmlerimi böyle şeylerle kirletmek istemem. Ama yine de Kış Uykusu filminde Nihal’in Aydın’a söylediği küçük bir repliğin senin de içinde olduğun belli bir tipolojiyi iyi tarif ettiğini düşündüğümü inkar edemem. “Vicdan, ahlak, ideal, ilkeli olma, yaşamın amacı… bu sözler ağzından hiç eksilmedi.

Birini küçük düşürmek, incitmek, karalamak istediğin zaman hep böyle sözler söylersin. Ama bence, bir insan bu kelimeleri bu kadar fazla kullanıyorsa esas ondan şüphe etmek lazım…” Daha birçok şey yazdım, sildim, vazgeçtim. "Bir insanın karakteri onun yazgısıdır" demiş Herakleitos. Yapacak bir şey yok. Kendimin ve çevremdeki insanların huzurunu daha fazla kaçırmayacağım. Ve bundan sonra da bir şey yazmayacağım. Böyle bir gereklilik doğarsa da buna mahkeme yoluyla devam ederim. Seni kendi gerçeğinle başbaşa bırakıyorum. Gördüğüm kadarıyla bu ceza sana zaten yetiyor. Herkese kavgasız dövüşsüz bir yeni yıl dilerim.''