Ofislerin ve öğrencilerin vazgeçilmezi yapışkanlı not kâğıdı (post - it), aslında şans eseri keşfedildi. 1968 yılında hayatımıza giren yapışkanlı not kâğıdı, tesadüfen bulundu.
Yapışkanlar üzerine çalışan bilim adamı Dr. Spencer Silver, güçlü bir yapıştırıcı bulmak için çalışmalar yapıyordu.
Silver, sonunda yüzeylere kolayca yapışan ve kolayca çıkarılabilecek bir yapışkan buldu. Bu yapışkanın adı bile konuldu. Yapışkana “Çıkarılabilir özellikte mikroküre” ismini verdi.
Bir başka bilim insanı Arthur Fry ise Silver’in bulduğu yapıştırıcıyı not kâğıtları üzerinde uygulamak istedi.
Kilise korosunda ilahiler söyleyen Fry, ilahileri işaretlemek için farklı bir yöntem arıyordu çünkü notları her seferinde yere düşüyordu. Fry, Silver’in bulduğu yapışkanın burada işine yarayabileceğini düşündü ve başarılı da oldu.
Yapışkanlı not kâğıtların (post - it) bir ürün olarak piyasaya sunulması ise 1980 yılında gerçekleşti.
Aranızda hiç post - it kullanmayan varsa, 1 kere de olsun kullanmalı çünkü gerçekten büyük kolaylık sağlıyor ve öğrenmeyi geliştirici etkisi de var.
Yapışkanlı Not Kâğıdının Kullanım Alanları
Yapışkanlı not kâğıdını bir kere kullandıktan sonra her alanda kullanabilirsiniz çünkü bağımlılık yapabilir.
-Öğrenciler (ders çalışırken, ezber yaparken, renkli kâğıtlara yazıp dikkat çekmek için) kullanıyor.
-İş yerlerinde kullanılıyor. (toplantılar, istenilen belgeleri unutmamak için)
-Buzdolabı veya dolap üzerinde de sık sık bu kâğıtlardan kullanılır. Evden aceleyle çıkmanız gerekti, birkaç cümleyi yapışkanlı not kâğıdına yazıp buzdolabına veya dolaba asabilirsiniz.
Not: Dikkat çekmek için neon renkli kâğıtlar ve kalp gibi farklı desenler kullanabilirsiniz.