Lise yıllarında sesinin dikkat çekici olmasıyla birlikte, arkadaşları tarafından "geleceğin spikeri, geleceğin ankermanı" olarak anıldığını belirten Tümtaş, radyoculuk serüvenini bizimle paylaştı.
"İyi Bir Radyocu Öncelikle Hayatı Okumalıdır"
Radyocu olma süreci ve başarılı bir radyocu olmanın gereklilikleri üzerine konuşan Erol Tümtaş, diksiyonun ve entelektüel altyapının önemine vurgu yaptı. Ses tonunun radyo dünyasında kilit bir faktör olduğunu belirten Tümtaş, "Radyoculuk sektöründe ses tonu oldukça önemlidir. Çünkü radyoda yalnızca duymaya hitap eden bir yayıncılık anlayışı söz konusudur. Ben işin hem teknik, hem yöneticilik hem de müzik direktörlüğü olmak üzere her aşamasında bulundum" dedi.
Tümtaş, bir radyocuda bulunması gereken özellikleri sıralayan Tümtaş, "İyi bir radyocu öncelikli olarak hayatı okumalı, akışı kaçırmamalıdır. Etrafındaki malzemeleri haberci mantığı ile sürekli aramalı, iyi bir gözlemci olmalı ve insanları analiz edebilmelidir. Çok okumalı, gündemi takip etmelidir" ifadelerini kullandı.
"Teknoloji ile Gelen Kolaylık, Radyo Programcılarını Tembelliğe İtebilir"
Teknolojik gelişmelerin radyoculuk alanındaki etkilerini değerlendiren Erol Tümtaş, geçmiş dönemdeki çalışma şekilleri ile günümüz teknolojisinin getirdiği kolaylıkları karşılaştırdı. "Geçmiş dönemde yayına girmeden önce çalınması gereken şarkıları hazırlar, akışa uygun bir şekilde düzenlerdik. Bugün teknoloji ile birlikte konfor alanı içerisinde çalıştığımızı ifade edebilirim" diyen Tümtaş, bu durumun işleyiş açısından kolaylık sağlamasına rağmen programcıları tembelliğe itebileceğini belirtti.
Radyoculuk Serüveninde Dijital Dönüşüm
Tümtaş, radyoculuğa başladığı yılları günümüzle kıyaslayarak, "Benim başladığım dönemlerde de otomasyon sistemleri vardı ancak biz henüz bilgisayar tabanlı çalışmıyorduk. Yayınlarımızı kasetler ve CD'lerle gerçekleştiriyorduk. Örneğin, CD'den Kayahan'ın bir şarkısını çalmak istiyorsak, bunu önceden hazırlayıp yayında kesintisiz bir biçimde çalabilmemiz gerekiyordu. O dönemlerden başlayarak bugün otomasyon sistemlerinin etkin olduğu teknolojiye kadar ilerledik. Şu anda, istediğimiz şarkıyı tek bir tuşla çalma kolaylığına ulaştık" şeklinde ifade etti.
Geçmiş yıllarda uzun dönemler şiir programı yaptığını anlatan Tümtaş, "Yayın öncesinde hangi şiirin ve hangi şarkının çalınması gerektiğine dair bir analiz yapmak, geçmiş yıllarda benim için yayıncılık anlayışının önemli bir parçasıydı. Ancak günümüzde, şarkı ve şiirlere anlık olarak ulaşabilme imkanı sayesinde bu planlama süreci daha esnek hale geldi. Geçmiş yıllarda, belirli bir sıra ve içerik planlamasıyla yayın yapmak, dinleyicilere daha önceden düşünülmüş ve hazırlanmış bir içerik sunma avantajı sağlıyordu. Ancak günümüzde internet ve dijital medya platformları aracılığıyla şarkılara ve şiirlere anında ulaşma imkanı olduğu için, yayıncılar daha esnek ve spontane bir yayın anlayışını benimsemeye başladılar" şeklinde konuştu.
Sesiyle Büyüleyen, Görüşleriyle Etkileyen Radyo Yayıncılarının Sırrı!
Radyo programlarının dinleyicilerle etkileşim kurma yöntemlerine dair konuşan Tümtaş, "Bu noktada radyo yayıncısının kalitesi ortaya çıkıyor. Hem sesi, tonlaması, bulduğu konu hem de o konuyla ilgili insanların görüşünü alırken kullanacağı cümlelerle birlikte, bu ilgiyi sabit ya da daha da artırıcı bir şekilde değerlendirebilir. Ancak radyo yayıncısının bu yeteneği gelişmemişse, yayın daha monoton ve monolog bir biçimde gerçekleşir" şeklinde konuştu.
Radyo Sektörüne Yeni Adım Atacaklara İşin Uzmanından İpuçları
Erol Tümtaş, iletişim fakültelerinden mezun olacak öğrencilere yönelik önemli tavsiyelerde bulundu.
Tümtaş, öğrencilere hitap ederken, bu alana olan ilginin sadece ses güzelliği ile sınırlı olmaması gerektiğini ifade etti. Ses tonu, tonlama, bulunan konu ve insanların ilgisini çekecek etkili cümleler kullanabilme becerisi gibi faktörlerin de önemli olduğunu aktararak konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Sadece ses güzelliğiyle bu işin yapılamayacağını, içerik ve iletişim becerilerinin de geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Geçirdiğim 20 yıl boyunca sektörde yoğun ve zorlu anlar yaşadım ancak bunun yanı sıra keyifli ve memnuniyet verici anlar da oldu. Bu sektöre yeni adım atmak isteyenlere önerim, rekabetin yoğun, iş bulmanın ise zor olduğu bu ortamda sürekli gelişmelerini sağlamaları, öğrenmeye açık olmaları ve azimli olmalarıdır. Ayrıca, sevdiğiniz bir işi yapmanın mutluluğunu yaşamak, kariyerinize olumlu bir katkı sağlayacaktır. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, her ne kadar severek okuduğum ve ilgi duyduğum bir bölüm olan coğrafya üzerine eğitim almış olsam da geriye dönüp baktığımda sevdiğim işi yapmanın mutluluğunu derinden yaşadığımı belirtmek isterim.”
Radyo Trafik Ankara'nın Sorun Çözen Güçlü Sesi
Radyo Trafik Ankara'nın öncü isimlerinden Erol Tümtaş, elde edilen başarıların sırlarını şu şekilde açıklıyor:
“Günümüzde Ankara'da yaşayan insanların hayatlarının büyük bir bölümü, giderek artan trafik sorunu nedeniyle geçiyor. Bu sorunun gün geçtikçe büyümesiyle birlikte, radyo olarak trafikle ilgili sorunlara etkili bir çözüm sunma rolünü üstleniyoruz. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yetkilileri ve Trafik Denetim Şube Müdürlüğü gibi önemli kurumların temsilcileri, radyomuzu aktif bir şekilde takip ediyorlar. Radyo olarak, trafikle ilgili sorunlara anında çözüm bulma konusunda etkili bir platform olarak görülüyoruz. Dinleyicilerimiz, yaşadıkları trafik sorunlarını bize ilettiklerinde, bu sorunların bir saat içinde çözüldüğüne şahit oluyorlar. Bu çözümler arasında bir noktada yaşanan sorunların çözümü için atılan asfalt, trafik polislerinin yönlendirilmesi gibi pratik ve hızlı müdahaleler bulunuyor. Gönüllü bir muhabirimiz, Ankara'nın her tarafını dolaşarak sorunları tespit ediyor. Bu muhabir, para karşılığı değil tamamen gönüllü olarak çalışıyor ve yaşanan sorunları bize aktarıyor.
Bu doğrultuda, bir dinleyicimizin ilettiği sorunlar arasında 113 farklı noktanın çözüldüğüne dair başarılar elde ettik. Bu sayede, radyo olarak sadece trafikle ilgili sorunları değil, aynı zamanda dinleyicilerimizin yaşadığı diğer şehirsel problemleri de aktif bir şekilde çözmeye odaklanıyoruz.”
