Sodyum lauril sülfat, sülfatlı deterjanlar arasında yer alan ve genellikle bitkisel veya petrokimyasal kaynaklardan elde edilen bir bileşendir. SLS, moleküler yapısı gereği yüzey gerilimini düşürerek, su ile yağ arasında etkileşimi artırır ve böylece temizlik etkisini artırır. Saç bakım ürünlerinde, özellikle yağlı saç tiplerine yönelik etkili bir temizleyici olarak kullanılmaktadır.
SLS ve Kanser Arasındaki İlişki
1998 yılında internet üzerinden yayılan e-postalar, sodyum lauril sülfatın kanserojen olduğu yönünde iddiaları gündeme getirmiştir. Ancak, bu iddialar bilimsel kaynaklarla desteklenmemektedir. Örneğin, 2015 yılında yapılan bir incelemede, "SLS'nin insan sağlığı için bir tehdit olduğu algısı bilimsel olarak desteklenmemektedir" sonucuna varılmıştır. Bu bulgular, SLS'nin diğer bileşenlerle birlikte test edildiği toksikolojik çalışmalardan kaynaklanan yanlış anlamaların sonucudur.
Cilt Üzerindeki Etkileri
Sodyum lauril sülfat, ciltte tahrişe neden olabilen bir bileşen olmasına rağmen, bu durum genellikle maruziyet süresiyle ilişkilidir. Şampuanların saçta uzun süre kalması durumunda ciltte kuruluk ve tahriş görülebilir. Ancak, normal kullanım koşulları altında, SLS'nin zararlı etkileri minimaldir. Özellikle, SLS içeren diş macunları yutulduğunda, sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bununla birlikte, aşırı tüketim durumunda gastrointestinal rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
SLS İçermeyen Ürünler
Son yıllarda, sülfat içermeyen şampuanlara olan talep artmıştır. Bu şampuanlar, genellikle daha nazik bileşenler kullanarak formüle edilmektedir. Kıvırcık saç tipleri gibi bazı saç yapıları, SLS'nin sert etkilerine karşı daha duyarlı olabilir, bu nedenle bu tür ürünleri tercih eden tüketici sayısı artmaktadır. Doğal kozmetik markaları, SLS içermeyen alternatifler sunarak, bu talebi karşılamaktadır.