1974 yılında yaşanan I. Petrol Krizi, küresel ekonomide derin izler bıraktı. Petrol fiyatlarının 4 katına çıkması, dünya genelinde stagflasyon meydana getirdi. Bu dönemde hem enflasyon hem de işsizlik aynı anda yükselmeye başladı. Bu durum, o zamana kadar hayata geçirilen iktisat politikalarına şüpheyle yaklaşılmasına ve ve Keynesyen teorilerin sorgulanmasına yol açtı. On yılın sonunda, ekonomi politikalarında arz yönlü yaklaşımlar benimsenmeye başladı.
Türkiye, aynı yıl Kıbrıs Barış Harekatı ve ardından uygulanan ambargo sebebiyle ekonomik sıkıntılar yaşamaya başladı. İthal ikameci politikalar öngörülerin tersine, ithalat artışına ve dışa bağımlılığın artmasına neden oldu. Söz konusu dönemde Türkiye'nin dış açıkları genişledi ve ödemeler dengesi sürekli açık vermeye başladı.
İkinci Petrol Krizi
1980 yılında yaşanan 2. Petrol Krizi, petrol fiyatlarının tekrar 2 katına çıkmasına neden oldu. Kriz sonrası Türkiye'de işsizlik oranı %20'lere, enflasyon ise %65'lere kadar çıktı.
Ekonomik krizden çıkabilmek maksadıyla ‘24 Ocak Kararları’ devreye sokuldu. Devalüasyon neticesinde Türk lirası yaklaşık %48 değer yitirdi. Sabit kurdan kontrollü dalgalı kur politikasına geçilerek yabancı yatırımcı çekilmeye çalışıldı.
Türkiye'nin bu zorlu dönemlerde yaşadığı ekonomik krizler, ülkenin ilerleyen yıllarda da ekonomik politikalarında köklü değişikliklere yol açtı. Hem 1. Petrol Krizi hem de 2. Petrol Krizi, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltmak ve ekonomik istikrarı sağlamak adına alınan tedbirlerle birlikte, ülkenin gelecekteki ekonomik stratejilerine yön verdi.
