8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınların emek gücü, Türkiye’nin dört bir yanında gözle görülür bir farkındalık yaratıyor.

İstanbul’dan Yalova tersanelerine, Van’dan Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santraline kadar kadının elinin değdiği alanlar bir başka güzel oluyor.

Türk kadını elinin gücüyle Türkiye’yi güzelleştiriyor.

Kadın İşçiler İstanbul Meydanlarında

İstanbul'da sabahın erken saatlerinde sokaklara çıkan kadın temizlik görevlileri, kenti daha temiz ve daha yaşanabilir bir hale getirmek için ojeli tırnakları, bakımlı saçlarıyla gün boyu meydanlarda temizlik yapıyor.

Kadın temizlik görevlilerini gören İstanbullular, bu duruma şaşırsa da bir yandan da onlarla gurur duyuyor.

Ellerindeki süpürgeyi gün boyu düşürmeyen kadınlar, soğuk havaya, yağmura, kara aldırış etmeden görevlerini yapıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde (İBB) temizlik görevlisi olarak çalışan Gizem Poyraz, sabah 8'de bir yerde toplandıklarını, iş kıyafetlerini giydikten sonra görev alanlarına dağıldıklarını söyleyerek "İlk başta biraz heyecanlıydık, şu an heyecanımızı yendik. Şimdi artık herkes alıştı, bakıyorlar, sohbet ediyorlar, adres soruyorlar. Biz de elimizden geldiğinde yardımcı olmaya çalışıyoruz" diyerek görüşlerini açıkladı.

Poyraz, ilk zamanlar "Kadınsın ne işin var sokakta, gidin evinizde oturun" gibi olumsuz tepkiler aldıklarını ifade ederek, "Bunu çok yanlış buluyorum. Bir insan bir şeyi yanlış görüyorsa kusuru kendinde aramalı bence. Yaptığım işten gurur duyuyorum, bu işten ekmek yiyorum, aileme ekmek götürüyorum" diye konuştu.

Daha önce tekstil atölyesinde çalıştığını, işe başlarken ailesi ve arkadaşlarından büyük destek gördüğünü kaydeden Poyraz, "Kadın eli değmesi çok başka, her yer tertemiz" dedi.

Bir diğer kadın temizlik görevlisi Cennet Öztürk de 3 yıldır yaptığı işini yerine getirirken olumlu tepkiler aldığını belirterek, "Kadınları gördükçe insanların tepkisi çok güzel oluyor. Kadınların her alanda var olması çok güzel. Ben de işimi severek yapıyorum" açıklamasını yaptı.

Bir kadın olarak gösterdiği titizliği işine de yansıttığını anlatan Öztürk, "Bizi tebrik eden çok oluyor. Bizimle gurur duyuyorlar. Özellikle gelip, 'Tebrik ederiz, kadınları alanlarda çok görmek çok güzel.' diyorlar. Biz de mutlu oluyoruz bunları duyunca" diyerek duygularını dile getirdi.

Sevilay Çiçek ise işe başladığı ilk aylarda tedirgin olduğunu ifade ederek, "İnsanların olumlu bakışları olsa da biraz çekinmiştim. Bizi gördüklerinde tebrik edenler oldu. Hatta birkaç kere gelip, 'Sizinle gurur duyuyoruz' diye alnımdan bile öptüler" dedi.

Çalışırken günlerinin keyifli geçtiğini kaydeden Çiçek, caddeleri temizlerken çöp bırakmamaya dikkat ettiğini, evine gösterdiği özenin fazlasını burada göstermeye çalıştığını anlattı.

Çiçek, "Çünkü bütün gözler üzerimizde. Gerçekten çalışıyor muyuz, reklam olsun diye mi buradayız diye bakıyorlar. O algıyı yaratmamak için özen gösteriyoruz. Kadınlar olarak çok güçlüyüz. Her işi yapabiliriz" sözlerine yer verdi.

Öğrenciler Kadın Öğretmenlere Emanet

İstanbul Küçükçekmece'de çalışanlarının yüzde 95'i kadınlardan oluşan Göktürk İlkokulunda, öğrenciler tamamı kadın olan eğitimciler tarafından yetiştiriliyor.

Personel sayısı bakımından kadın hakimiyetinin olduğu Göktürk İlkokulunda, biri müdür, biri hizmetli 2 erkek, ikisi müdür yardımcısı, 29'u öğretmen, 4'ü hizmetli 35 kadın çalışan görev yapıyor.

Öğretmenlerin tamamını kadınların oluşturduğu okulun Müdür Yardımcısı Melihat Arslan, "Kadınların bulunduğu ortamda genellikle daha olumlu bir iklim oluşuyor, atmosfer güzel oluyor. Çünkü kadınların işbirlikçi çalışmalarıyla iletişime dayalı etkileşimleriyle öne çıkan bir çalışma stilleri var. Bu da haliyle işimizi kolaylaştırıyor. Özellikle annelik ruhundan gelen, doğamızda var olan bu ruh çocuklarımızı çok olumlu yönde etkiliyor" dedi.

Arslan, 6 ila 11 yaş arası çocuklara eğitim verdiklerini, annelik ruhunun getirdiği duygusal bağla çocuklara çok olumlu dönüşler sağlandığını, onların kendini güvende hissettiğini de dile getirdi.

Müdür Yardımcısı ve okul öncesi öğretmeni ⁠Elif Ateş ise 15 yıldır mesleğini sürdürdüğünü, küçük yaşlarda annesini ve ana sınıfı öğretmenini rol model aldığını anlattı.

Kadın meslektaşlarıyla çalışmanın avantajlarına değinen Ateş, "Hemcinslerimizle aynı ortamda olmak aslında sistemli ve daha kontrollü gitmemizi sağlıyor. Birbirimizi çok daha iyi anlıyoruz. Birbirimize her zaman destekleyici yönde çalışmalarımız oluyor. Mesela bir işte bir sıkıntı olabiliyor ama hemen çözüm üretebiliyoruz. Aynı anda herkes aynı işe gelip hemen konsantre olabiliyor. Aynı dili konuşuyor olmamız da çok keyifli" ifadelerini kullandı.

Mesleğini 12 yıldır yapan okul öncesi öğretmeni Filiz Adak Karakaş da kadın öğretmenler olarak bir çocuğa veya kadına dokunmak için çabaladıklarını belirterek, "Dünya için attığımız her faydalı adımının dünyada bir karşılığı var. İllaki büyük şeyler yapmamıza gerek yok. Kadın olarak birbirimizi desteklememiz çok önemli. Öncelikle kız çocuklarına ve kadınlarına destek vermek, onların geleceğini inşa ederken kendi potansiyelinin farkına varmasını sağlamak çok önemli. İşte bu anlamda da biz bu okulda varız Aydınlığa, özgür ve barışçıl yarınlara yürüyen emekçi kadınlarımıza selam olsun" dedi.

Yalova'daki Tersanelerin Ağır İşçisi Kadınlar

Yalova'nın Altınova ilçesindeki tersanelerde kaynakçılık başta olmak üzere birçok alanda çalışan 1300 kadının emek verdiği son teknoloji gemiler, dünyanın dört bir yanına gönderiliyor.

Türkiye'nin 2023 yılı gemi ve yat ihracatındaki başarısında ilk sırada bulunan Altınova'daki tersanelerde yaklaşık 40 bin kişi ekmeğini kazanıyor.

En ağır işler arasında gösterilen gemi sanayisinde çalışan bu kişilerden 1300'ü, mühendislik, kaynakçılık gibi görevler üstlenen kadınlardan oluşuyor.

Yaklaşık 4 bin personeli bulunan Tersan Tersanesi'ndeki 250 kadın çalışandan biri olan 26 yaşındaki Özge Yetiş, evli olduğunu, ağır bir iş olmasına rağmen gemi inşa sektöründe severek çalıştığını belirtti.

Yetiş, "Ustalarımız sayesinde öğrendik bu işi. Biz de usta olduk. Elimizden geleni yapıyoruz. Her işin zorluğu olduğu gibi bu işin de zorluğu var. Tersanede çalıştığımı duyanlar başta garip bakıyorlar ama sonradan kabulleniyorlar "dedi.

İnşa ettikleri gemilerle vedalaşmanın ayrı bir duygu olduğunu da vurgulayan Yetiş, "Yemeğe gitmek için gemiden çıkarken koridorlarda 'Burayı da ben yapmıştım. Benim emeğim var burada.' diyebiliyoruz. Gemi buradan uğurlanırken de 'Bu gemide benim de emeğim, benim de katkım var.' diyebiliyorum. Gurur duyuyorum kendimle" ifadesini kullandı.

Almanya'da İki Türk'ün Öldüğü Yangında Kundaklama Şüphesi Almanya'da İki Türk'ün Öldüğü Yangında Kundaklama Şüphesi

Yetiş, kadınların başaramayacağı hiçbir mesleğin olmadığını, her zorluğu aşabileceklerini de sözlerine ekledi.

Aynı alanda çalışan İnci Damla da elinden geldiği kadar işini iyi yapmaya çalıştığını aktardı.

Mesleğini duyanların şaşırdığını ifade eden İnci Damla, "İlginç gören, ters bakan, değer verenler de oluyor ama 'Aferin' denildiğinde çok mutlu oluyorum. Bazı yerlerde zorlanıyoruz çünkü bazen dar alanlar oluyor. Kimse sığamadığı için biz yapıyoruz." diye konuştu.

İzolasyon bölümündeki çalışmalardan sorumlu olan Raşit Güven de "Onlarla beraber çalışmaktan dolayı biz de mutluyuz. Burada bir aile gibi olduk. Onlar burada çalıştığı zaman biz de mutlu oluyoruz. Kadınlar biraz daha dikkatli. Çocuğu nasıl büyütüyorlarsa burada da dikkatli oluyorlar. Biraz daha detaycı oluyorlar, daha özen gösteriyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Kocaeli’nin Gönüllü İtfaiyecisi Medine Üstün

Kocaeli'nde yaşayan Medine Üstün, babasından etkilenerek başladığı gönüllü itfaiyeciliği her an göreve hazır şekilde 12 yıldır sürdürüyor.

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde gönüllü itfaiyecilik yapan Medine Üstün, ekiplerin yangın söndürme çalışmalarına destek oluyor.

Üç çocuk annesi 38 yaşındaki Üstün, 12 yıl önce gönüllü itfaiyecilik yapmaya karar vererek buna yönelik eğitim aldı.

Her an göreve hazır olan Üstün, yangın ihbarı alındığında ekiplerle alevlere müdahale etmek için olay mahalline hareket ediyor.

Medine Üstün,  gönüllü itfaiyeciliğe babasından etkilenerek başladığını söyleyerek, "Hiçbir maddi karşılığı yok, manevi karşılığı var. Ne kadar yorgun olsam bile görevden evime dönerken mutlu oluyorum çünkü huzur veriyor bana bu iş" diye konuştu.

Göreve ilk başladığında bazı kişilerin tepkisiyle karşılaştığını anlatan Üstün, "İlk başta erkek işi olarak gördükleri için hem cinslerimden ve karşı cinsler tarafından yadırganıyordum ama şimdi onlar da bir yangın olduğu zaman bana soruyorlar durum nedir diye. Herkes itfaiyeci gibi çalıştığımı kabullendiği için ben de mutlu oluyorum. Hemcinslerim çekingen davranmasınlar, erkek mesleği diye bir şey kalmadı. Günümüz şartlarında kadınların da bazı şeyleri yapabileceğini göstermiş olduk. İtfaiyecilik de ağır bir meslek gibi görünse de dahil olduğum olaylarda başarabildiğimi gördüm. Kendi potansiyelimi gördükten sonra daha da ileriye gittim" açıklamasını yaptı.

Toplumu kadınların değiştireceğini belirten Üstün, "Biz gelişirsek çocuklarımız ve gelecek nesil gelişecek. Kadınlara çekingen davranmayıp hayallerinin peşinden gitmelerini öneriyorum" tavsiyesinde bulundu.

Akkuyu NGS Kadın Mühendislere Emanet

Türkiye'nin en büyük yatırımları arasında bulunan ve tamamlandığında ülkenin elektrik talebinin yüzde 10'unu tek başına karşılaması öngörülen Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde (NGS) çalışan kadın mühendisler, ülkenin geleceğini aydınlatıyor.

Türkiye'nin ilk nükleer enerji santralinde görev alma deneyimlerini paylaşan Akkuyu Nükleer Nükleer Güvenlik Birimi Nükleer Yakıt Kontrol Kıdemli Uzmanı Ebru Adıgüzel, "Akkuyu'da 2018'den beri çalışıyorum. Sahada çalışmak bir kadın için zorlu ama burada edindiğimiz tecrübeler bütün zorluklara göğüs germemizi sağlıyor" dedi.

Adıgüzel ayrıca "Nükleer santralde çalışmak bizi her gün biraz daha geliştiriyor. Aynı zamanda katıldığımız projeler ve çeşitli alanlara yönelebilmemiz kariyerimize sürekli katkı sağlıyor" açıklamasını da yaptı.

Akkuyu Nükleer Kimya Bölümü Kimyasal Analiz Uzmanı Beyza Kurtuluş Öztürk de santralde çalışmaya 2020’de kimyasal analiz uzmanı olarak başladığını belirterek, "Gençlerimiz doğru yoldan şaşmadığı müddetçe ülkemiz her türlü ilerleyecek ve daha gelişmiş bir ülke olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlere güvendiği gibi ben de gençlere güveniyorum. Gelecek nesil ülkemizi her türlü ileriye götürecektir" dedi.

Türkiye’nin en önemli projelerinden olan Akkuyu NGS'de çalışan kadın mühendislerden biri olmanın gurur verici olduğunu vurgulayan Öztürk, "Kadın ve erkek arasında bir fark olmadığını, olsa bile istediğimiz alanda çalışmaya engel olmadığını kendim de çalışarak göstermek ve diğer kadınların önünü açabilmek benim için çok gurur ve heyecan verici. Umarım genç kızlarımız ileride bakıp ben de burada çalışabilirim diye örnek alabilirler. Bu beni çok mutlu eder" diye konuştu.

Akkuyu Nükleer Radyoaktif Atıklar Sertifikalandırma Uzmanı Nurberk Sungur ise santralde görev alan kadın çalışanlar için Akkuyu NGS'de görev almanın çok önemli olduğunu belirterek, "Türkiye'nin ilk nükleer güç santralini yapıyoruz. Tabii ki kendimizle gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

Nükleer santralin ülke için büyük bir adım olduğunu vurgulayan Sungur, "Her şey bir taşı suya atmakla başlar ve biz de bu taşı suya attık, dalgaların oluşmasını bekliyoruz. Dalgalar oluştukça ülke nükleer enerji alanında bugüne kadar gerçekleştirdiği araştırma faaliyetlerini sürdürüp artık nükleerin diğer kollarına adım atacağı için biz de o açıdan çok memnunuz ve mutluyuz" diyerek duygularını açıkladı.

Van'ın Kadın Acil Tıp Teknikerleri

Van'da İl Ambulans Servisi Başhekimliğinde görevli kadın acil tıp teknikerleri, vakalara zamanında müdahale ederek hastaların yaşama tutunmalarını sağlamak için zamanla yarışıyor.

En kısa sürede hasta ve yaralılara ulaşmak için ekip arkadaşlarıyla fedakarca görev yapan Van’daki kadın acil tıp teknikerleri, tıbbi cihaz ve ekipmanlarıyla gerekli müdahaleyi gerçekleştiriyor.

Paramedik Eylül Yavuz, 15 yıldır mesleğini severek yaptığını söyleyerek "Vakaya gittiğimiz zaman bazı hasta yakınları bizim müdahale edemeyeceğimizi düşünüyorlar. Kadınların istediği zaman yapamayacağı şey yoktur. Kadınlar olarak bu mesleğe daha duygusal yaklaşıyoruz. Hastanın yeri geliyor annesi ve kardeşi oluyoruz. Yaşlı hastalarımızda, gebelerde ve çocuklarda daha dikkatli davranıyoruz. Anne olan çalışanlarımız var, çocuklarını evde bırakıyorlar ve 24 saat nöbette kalarak hayat kurtarmak için çaba gösteriyorlar" dedi.

Gülfidan Yeşer ise çok sevdiği mesleğini 7 yıldır yaptığını belirterek, "Bu meslekte vicdan ön planda. Gittiğimiz vakalarda hasta ve yaralıların ailesi gibiyiz. Olay yerine gittiğimizde hasta yakınlarının daha sakin ve duyarlı olmasını istiyoruz. Mesleğimde geçirdiğim her dakika bana daha fazla duygu katıyor. İlçede çalışırken bir hastanın doğumu ambulansta gerçekleşmişti. Doğum sonrası bebeği kucağıma aldıktan sonra annenin elini tuttum ve aramızda güçlü bir bağ oluştu. Anne, benim ismimi doğan kızına vermişti. Bu unutulmaz bir andı" ifadelerini kullandı.

Atık Camlardan Dünya Markası Takılara

Cam sanatçısı Nermin Taş, evindeki atölyede atık camlardan yaptığı takılarla 5 yılda dünya markası haline geldi.

Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümünü bitirdikten sonra bir cam fabrikasında çalışmaya başlayan 36 yaşındaki Nermin Taş, işini severek yaparken kurumsal hayatın kendisine göre olmadığını anlayıp, hayallerinin peşinden koşmaya karar verdi.

Kız kardeşleri ve annesinin yardımıyla 2018'de kendi şirketini kuran Taş, camdan ürettiği takılarla bir marka yaratarak, sosyal medya, alışveriş siteleri ve büyük mağazalarda satış yapıyor.

Camla ilk kez 6 yaşında kırdığı bir bardağın elini kesmesiyle tanıştığını ve o gün camın değişik yapısından çok etkilendiğini aktaran Taş, "Bu nedenle Kocaeli Üniversitesi Cam Seramik Bölümünde okumak istedim. Okurken bir taraftan da cam sanatçısı asistanlığı yaptım. Bu sırada cam sanatıyla tanıştım. Okul bittikten sonra bir cam fabrikasında ustabaşı olarak çalışmaya başladım. 8 yıl burada çalıştıktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdim. Cam sanatına ilgim orada daha da arttı" dedi.

İkinci fakülteyi bitirir bitirmez, 2018'de yüzde 90 devlet desteğiyle kendi şirketini kurduğunu vurgulayan Taş, "Aslında düzenli bir işim ve iyi de bir gelirim vardı. Bu konfor alanından çıkıp bir hayalin peşinden koşmak çok kolay olmadı. Bu arada babam emekli işçiydi. Bizi çok zorluklarla okuttu. Ailem manen hep yanımdaydı ama madden yapabilecekleri çok bir şey yoktu. O da beni biraz korkutuyordu ama ilk adımı attıktan sonra her şey o kadar güzel ilerledi ki şimdi o korkuların boşuna olduğunu anlıyorum. Hayal kurmanın ve hayallerin peşinden koşmanın çok önemli olduğuna inanıyorum "diye konuştu.

Taş, cam bölümü öğrencilerine atölyesinde staj yapma imkanı sağladığını ve iş kurma süreciyle ilgili destek verdiğini dile getirerek “Ruhuma en uygun mesleği seçtiğimi düşünüyorum. O yüzden bu şansın farkındayım ve şükrediyorum" diyerek duygularını açıkladı.

Kaynak: AA