Özellikle Dabbe Zehr-i Cin filminde konu edilmesinin ardından, köy hakkındaki anlatılar internet üzerinden hızla yayılmıştır. Bu durum, köyün gerçekte var olup olmadığı, efsanelerin ne kadar doğru olduğu gibi soruları da beraberinde getirmiştir.
Köyün Gerçekliği ve Filmle İlişkisi
Üç Çatallı Gölge Köyü’nün gerçek hayatta var olan bir yerleşim yerine işaret ettiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Anlatıların ortaya çıkışında, Dabbe Zehr-i Cin filminin büyük etkisi olduğu görülmektedir. Filmin yayınlanmasının ardından köy hakkında anlatılan korku hikayeleri artış göstermiş ve köy, folklorik bir fenomen haline gelmiştir. Ancak, köyün aslında ıssız ya da terk edilmiş bir yer olduğu iddiası doğru değildir. Nüfus azalmış olabilir fakat köyün tamamen terk edildiği söylenemez.
Efsanenin Kökeni Nedir?
Korku dolu bu efsanelerin temelinde, köyde cinlerle yapılan karanlık bir anlaşmanın yer aldığı görülmektedir. Filmdeki anlatıya göre, varlıklı aileler, hasta çocuklarını iyileştirmek için cinlerle anlaşma yapmış ve hastalığı yoksul ailelerin çocuklarına aktarmıştır. Bu büyüsel işlem, köyün lanetlenmesine ve yıllar içinde nüfus kaybı yaşamasına yol açmıştır.
Diğer anlatılarda ise, köydeki bir kişinin define bulmak amacıyla cinlerle yaptığı anlaşmanın ardından ganimeti paylaşmak istememesi sonucu köyün lanetlendiği söylenmektedir. Bu lanet, köyde yaşayanların çeşitli hastalıklara yakalanmasına, evlerin yıkılmasına ve köyün büyük ölçüde terk edilmesine neden olmuştur. Geceleri sokaklarda görüldüğü iddia edilen habis varlıklar, köyün halkını korkuya sürüklemiş ve köyde yaşayan birkaç hanenin sakinleri de bu lanetin etkisiyle akıl sağlıklarını yitirmiştir.
Üç Çatallı Gölge Köyü efsanesi, gerçeği tam olarak yansıtmayan, ancak korku ve gizem unsurlarıyla beslenen bir halk hikayesidir. Filmlerin ve internet içeriklerinin etkisiyle popülerlik kazanmış bu efsane, köyün adını duyanları tedirgin eden bir şehir efsanesine dönüşmüştür. Ancak, efsanenin doğruluğu hakkında kesin bir kanıt bulunmamakta ve köyün mevcut durumu, anlatılanlardan oldukça farklı bir tablo çizmektedir. Bu tür efsaneler, toplumsal korkuların ve kolektif hayal gücünün bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
