Ersan AKBAŞ'ın 7 Ekim 2023 tarihli yazısı: Umudunu Kaybetmeden Yaşamaya Devam!
Hayat güzel olduğu kadar çok da zor… Zor demek bazen yetersiz bile kalabilir.
Çünkü hayatın içinde nefes alırken, zorlukların sana dayattığı sıkıntılar seni nefes alamaz hale bile getirebilir.
O kadar ki öyle anlarda etrafını algılayamazsın. Kimsin? Nesin? Neredesin? Ne yapıyorsun? Hepsi birbirine karışır.
Hiç acıması yoktur…
Sizler aman nedir bilir misiniz?
İşte bu güzel dediğimiz hayat, amanı bilmez!
Üstünden silindir gibi geçer de arkasına dönüp bakmaz.
Bazen insanı ince ince ezer, bazen de felaket boyutunda…
Ama tüm bu süreçlerde bile nefes almaya devam edersin!
Hatta üstüne şükredersin bu zorluklar içinde yaşamaya devam edebildiğin için.
Çünkü her an mutlu olabilirsin, hatta huzura kavuşabilirsin.
Böyle de karmakarışık bir yapısı vardır.
Ben bu hayatı zorluklarıyla tamamlayacağımızı öğreneli çok uzun zaman oldu.
Ne zaman eşitliği yakalasan, yaşamdan ani bir kontra gol yemen gecikmez veya öne geçsen yaşam beraberlik golünü çok kısa sürede kalene bırakır.
Bunlar hayatın gerçeği ve dönemleridir.
Dönemleridir, çünkü bence hayat hep dönemlerden oluşur.
Mutlu bir dönemin vardır, biter. Sıkıntılı ve bunalımlı dönemin vardır, biter.
Ya da duygusal yaşadığın, hırslı olduğun bir dönemin vardır, o da biter.
Biter, çünkü sürmez, süremez. Hayatın dinamikleri bunu istemez. Değişiklik ister.
Nefes aldığın sürece de bu dönemler kişiden kişiye sürekli değişir.
Önemli olan bu dönemleri nasıl karşıladığımız, onunla nasıl yaşadığımız ve onu nasıl atlattığımızdır?
Atlattığında da bu dönemleri geçmişin anılarında hatırlarız.
Bazen iyi, bazen kötü, bazen mutlu, bazen de canımız acıyarak.
İşte bunu anlatan bir film var: Umudunu Kaybetme/The Pursuit of Happiness…
Will Smith’in efsaneleştiği, Christopher Gardner karakterine hayat verdiği film.
Gerçek bir yaşam öyküsünün anlatıldığı film tam da yukarıda anlattıklarımız gibi dönemlerden oluşuyor.
Gardner’in mutlu evliliği… Sevmesi ve sevilmesi… Bu sevginin meyvesine kavuşması… Yeni bir iş kurma hayali ve girişimi… Birden rüzgarın tersine dönmesi… İliklerine kadar hissettiği fakirlik girdabına girmesi... Akabinde evliliğinin bitmesi… Evinden atılması… Çocuğuyla sokaklara kadar düşmesi…
Yukarı satırlarda anlatmaya çalıştığım, aldığı her nefesi acıyla geri vermesi, fazlasıyla ödemesi… Ve “aman!” diledikçe, daha da dip yapması… Hepsi ama hepsi var bu filmde.
Fakat tüm bunlara karşı Gardner’in hiç pes etmemesi de var.
Her zorlukta dahi umudunu kaybetmemesi, zor olduğunu bilse bile hayallerinin peşinden gitmeyi bırakmaması da var.
Çocuğu için son ana kadar mücadele etmesi de…
O yüzden anlamlı bir o kadar da hüzünlü bir film, Umudunu Kaybetme…
Filmde kaybetseniz de pes etmemeniz gerektiği, canınızı acıtacak şekilde anlatılıyor.
Çünkü kaybetme dönemi bittiğinde bambaşka bir dünyanın kapıları pes etmediğin için açılabilir.
Mücadele ederek, Umudunu kaybetmeden…
Son topa kadar… Bıkmadan usanmadan…
Ne kadar zor değil mi? Ama herkes yaşıyor tüm bu gerçekleri… Belki farkında, belki değil…
Film de zaten yaşanmış bir gerçeği gözler önüne seriyor.
Şunu söyleyebilirim ki Umudunu Kaybetme, izlemeyenlerin mutlaka, izleyenlerin ise bir kez daha izlemesi gereken bir film.
Yaşama umudunu kaybedenlere ilaç olabilecek, onlara nefes aldığın sürece hala başarabilirsin umudunu aşılayacak bir film.
Başka bir hayat şimdilik icat edilmediğine göre bu hayatı yaşamaktan başka çaremiz yok…
Sanırım aklımızdan çıkarmamız gereken kural bu olsa gerek…
O halde yaşamaya mücadele ederek devam…
Kazansak da kaybetsek de… Mutlu olsak da olmasak da… Son nefese kadar yaşamaya devam!
Ne bir eksik ne bir fazla… Mutluluğu arayarak… Mücadele etmeye devam!