İstanbul Boğazı, tarihi yalıları ve köşkleriyle adeta bir açık hava müzesi gibidir. Bu yapılar, sadece mimarileriyle değil, aynı zamanda sahip oldukları hikâyelerle de dikkat çeker. Rumelihisarı’ndan Emirgan’a doğru uzanan sahil yolunun sol tarafında yer alan ve halk arasında “Perili Köşk” olarak bilinen Yusuf Ziya Paşa Köşkü de bunlardan biridir. Bu görkemli yapı, kırmızı tuğlaları ve FSM Köprüsü’nün gölgesinde boynu bükük duruşuyla yıllarca İstanbul’un mistik dokusuna eşlik etmiştir. Ancak Perili Köşk’ün sadece mimarisi değil, aynı zamanda ardında yatan dramatik ve biraz da ürkütücü hikâye, onu daha da ilginç kılar.

Yirminci Yüzyılın Başında Temeli Atıldı

Perili Köşk’ün inşasına 1900’lerin başında başlanır. Ancak köşkün tamamlanması hiç de kolay olmaz. 1910 yılında ilk çivi çakılır, ancak inşaat bir türlü bitirilemez. Köşkün sahibi, dönemin zengin tüccarı ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın başyaveri olan Yusuf Ziya Paşa’dır.

Rivayetlere göre, Yusuf Ziya Paşa kendisinden çok daha genç ve güzel bir kıza âşık olur. Paşa, genç kızla evlenebilmek için servetini ayaklarına sermeye hazırdır. Ancak genç kız, bu evliliğe yanaşmaz. Paşa, ona yaptıracağı görkemli bir köşk ile genç kızın gönlünü kazanabileceğini düşünür. Bu hayal, Perili Köşk’ün temellerinin atılmasına sebep olur.

Yusuf Ziya Paşa Köşkü’nün Efsanevi Tarihi Ve Karanlık Sırrı Görsel 2

Kıskanç Bir Aşık

Yusuf Ziya Paşa, çok kıskanç bir kişiliğe sahiptir. Eşinin güzelliğini başkalarından saklamak ister. Bu nedenle köşk, hem eşinin güzelliğine yakışan bir yapı olmalı hem de onu yabancı gözlerden koruyacak bir kale gibi inşa edilmelidir.

Padişahın Fermanı ve Yarım Kalan Köşk

Padişah II. Abdülhamit’in “Boğaz’da cami minarelerinden daha yüksek bina yapılamaz” fermanı, köşkün inşasında büyük bir aksiliğe neden olur. Bu nedenle Paşa, köşkün bazı katlarını yapmaktan vazgeçer. Ancak bu karar, köşkün yarım kalmasına neden olacak olayların sadece başlangıcıdır.

Yusuf Ziya Paşa, nihayet köşkün bir kısmını bitirir ve genç kızla evlenir. Fakat köşkün inşası tamamlanmamıştır. Genç eşin güzelliği dillere destandır ve köşkün çevresindeki gençler onun peşinde dolaşmaya devam eder. Bu durum, köşkün “Perili Köşk” olarak anılmasına sebep olur.

Paşa’nın kıskançlığı öyle bir boyuta ulaşır ki, genç eşini köşkün kulesine kapatır. Onun başkalarıyla görüşmesini engellemek için inşaatı tamamlamaz, merdivenleri bile yaptırmaz. Böylece köşk, genç kadının hapsedildiği bir yer haline gelir.

Yusuf Ziya Paşa Köşkü’nün Efsanevi Tarihi Ve Karanlık Sırrı Görsel 4

Savaş, Ekonomik Zorluklar ve Mısır’a Göç

1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle köşkün inşasında çalışan ustalar askere alınır. Aynı dönemde Yusuf Ziya Paşa’nın iki gemisi batar ve ekonomik zorluklar baş gösterir. Paşa, bu sıkıntılarla başa çıkamaz ve köşkü tamamlayamadan Mısır’a göç eder. Mısır’a yerleşen Paşa, burada da dertlerinden kurtulamaz ve servetini kaybeder. Genç eşi onu terk eder. 1926 yılında hayatını kaybeden Paşa, ölmeden önce mezar taşının, karısını hapsettiği kule taşlarından yapılmasını vasiyet eder. Bu vasiyet yerine getirilir ve Paşa’nın mezarı Nil Nehri’ne bakan bir yerde, kule taşlarından yapılır.

Köşkte Dolaşan Hayalet Söylentileri Halkı Korkuttu

Yarım kalan köşk, zamanla halk arasında perili bir yer olarak anılmaya başlar. Paşa’nın ruhunun köşkü ziyaret ettiği, genç kadının hayaletinin özellikle kulede dolaştığı rivayetleri dilden dile yayılır. 1990’larda köşk yıkılıp yeniden yapılırken de söylentiler bitmez. İnşaat işçileri, genç kadının odasındaki aynada eski elbiseler içinde bir kadın hayaleti gördüklerini iddia ederler.

Yeniden Yapılan Perili Köşk ve Müze

1995-2000 yıllarında mimar Hakan Kıran tarafından köşkün yeniden yapımı gerçekleştirilmiştir. Anıtlar Kurulu’nun kararıyla aslına uygun olarak yeniden yapılan köşk, Borusan Holding tarafından 25 yıllığına kiralanmıştır. 2002 yılında tamamlanan yenileme çalışmalarıyla köşk, bir sanat müzesine dönüştürülmüştür. Hafta içi Borusan Holding’in ofis binası olarak kullanılan köşk, hafta sonları müze olarak kapılarını ziyaretçilere açmaktadır.

Az Önce Düşündüğümüz Şeyi Neden Unutuyoruz? Az Önce Düşündüğümüz Şeyi Neden Unutuyoruz?

Muhabir: Sibel Bay