University College London'daki bir araştırma ekibi, Alzheimer hastalığının ilk kez insanlar arasında bulaştığına dair ilk kanıtı bulduklarını açıkladı. Araştırmacılar, birkaç olağanüstü vaka çalışması sürecinde, insan büyüme hormonu tedavisinin toksik proteinleri çocuklara naklettiğini ve bu yüzden çocuklarda görülen erken başlangıçlı Alzheimer hastalığının, buna neden olduğunu gösterdi.
1950'lerin sonlarından itibaren yaklaşık 25 yıl boyunca insan büyüme hormonu, belirli fiziksel gelişim sorunlarına sahip çocukları tedavi etmek zaman zaman kullanıldı. C-hGH (kadavradan elde edilen insan büyüme hormonu) olarak bilinen hormon, ölen insanların hipofiz bezlerinden alınarak, kısa boylu çocuklara enjekte edildi.
Yıllar içinde, büyüme hormonu ile tedavi edilen çocukların beklenmedik bir şekilde yüksek yüzdeselliğe sahip, ölümcül bir nörodejeneratif durum olan Creutzfeldt-Jakob hastalığına rastlandı. Bu hastalık, prionlar olarak adlandırılan, yanlış katlanmış proteinler, tarafından üretiliyordu. 1985'e gelindiğinde c-hGH'nin Creutzfeldt-Jakob hastalığı ile bağlantısını güçlendiren kanıtlar bulundu. Araştırmacılar, bazı c-hGH örneklerinin toksik prionları içerdiğini keşfettiler ve bu, sağlıklı beyinlerde nörodejeneratif hastalığa yol açtı. İnsan kaynaklı büyüme hormonu daha güvenli, sentetik bir
versiyonla değiştirildi.
Yakın zamanda, Creutzfeldt-Jakob hastalığı nedeniyle ölen, büyüme hormonu hastalarının tarihsel beyin dokusu örneklerini inceleyen bir araştırmacı ekibi, Alzheimer hastalığının bilinmeyen belirtilerini keşfetti. Ölen hastalar, Alzheimer hastalığının belirtisi olan amiloid proteinlerini, tahmin edilenden fazla bulunduruyordu. Bu durum akıllarda soru işaretlerine yol açtı: Alzheimer hastalığı diğer prion hastalıkları gibi insanlar arasında bulaşabilir mi?
İlk Kanıt
Hastalar, Creutzfeldt-Jakob hastalığı nedeniyle genç yaşta öldüğü için, Alzheimer geliştirip geliştiremeyecekleri bilinmiyordu. Ancak sonraki bir çalışma, c-hGH örneklerinin bazılarının amiloid protein birikimleri içerdiğini ortaya koydu ve kontamine büyüme hormonu verilen farelerin, Alzheimer patolojisinin belirtilerini gösterdiği görüldü.
Bu noktada Alzheimer hastalığının insanlar arasında bulaşabilme olasılığını üzerinde varsayımlar üretmek mantıklıydı, ancak araştırmacılar hala bir tür sağlam kanıta ihtiyaç duyuyordu. Burada, ekip, Londra Ulusal Prion Kliniği'ne nörolojik sorunlarla başvuran sekiz hastayı inceleme altına aldı. Sekiz hastanın hepsi çocukluklarında c-hGH ile tedavi edilmiş ve şu anda 38 ila 55 yaşları arasındaydı.
Bu hastalardan beşi erken başlangıçlı demans teşhisi konuldu, ancak Creutzfeldt-Jakob hastalığının patolojik belirtilerini göstermiyordu. Bu hastaların beşi de Alzheimer tanısı kriterlerine uyuyordu ancak daha da önemlisi, hastalığın erken başlangıcına genetik bir yatkınlık belirtisi göstermiyordu.
Manchester Üniversitesi'nden Andrew Doig, yeni bulguların kapsamlı ve dikkatli olduğunu ancak aslında sadece sekiz nadir vakadan geniş bir çıkarımda bulunulmaması gerektiğini savunuyordu.
Doig, “Burada bildirilen yeni Alzheimer türü, hastalığın yayılmasının yeni bir yolunu ortaya çıkardığı için bilimsel açıdan büyük ilgi görse de, hastalığın neden olduğu yol 40 yıl önce durdurulduğundan korkmak için bir neden yok" şeklinde ifade ediyor. Yeni araştırmada çalışmayan Doig. "Bu şekilde insan beyninden beynine hastalık bulaşması bir olasılığa sahip değildir” dedi.
Alzheimer's Research UK'dan Susan Kohlhaas, , bu bulguların Alzheimer hastalığının, nadir olarak insandan insana bulaşma örneğini gösterdiğini söyleyerek, bu tür vakaların bugün gerçekleşmesinin olası olmadığını da belirtiyor. Bunun yerine, Kohlhaas, bu keşfin araştırmacıları yeni tedavilere yönlendirmeye yardımcı olabileceğini umarak, bu hastalığın nasıl ilerlediği konusunda yeni perspektifler sağlayacağını söylüyor.
Kohlhaas, "Günlük aktiviteler veya rutin tıbbi prosedürler gibi başka bir yol aracılığıyla geçebileceğine dair hiçbir kanıt yoktur, Ancak bu çalışma, amiloid fragmanlarının beyin içinde nasıl yayılabileceği konusunda daha fazla bilgi ortaya koyarak, Alzheimer hastalığının nasıl ilerlediği ve yarının tedavileri için potansiyel yeni hedefler konusunda ek ipuçları vermiş olacak” dedi.
