Bakım ekonomisi, bir toplumda çeşitli grupların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerek duydukları hizmetlerin sağlanmasını kapsar. Bu ekonomi, yalnızca çocuklar, yaşlılar, engelliler ve hastalar gibi desteğe gereksinim duyan bireylerin değil, aynı zamanda sağlıklı yetişkinlerin de fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerin üretimi ve tüketimiyle ilgilenir. Ancak yine de bakım ekonomisinin daha çok dezavantajlı kesimlerin sorunları üzerinde durduğunu söylemek mümkündür.
Bakım hizmetleri, bireylerin günlük yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gereken desteği sağlar. Bu hizmetler, aile içinde ücretsiz olarak sunulabildiği gibi profesyonel bakım hizmetleri aracılığıyla da sunulabilir. Özellikle yaşlanan nüfusun artması ve kadınların iş gücüne katılımının yükselmesiyle, bakım hizmetlerinin ekonomik değeri giderek artmaktadır. Bu durum, bakım ekonomisinin sadece sosyal bir sorumluluk alanı değil, aynı zamanda önemli bir ekonomik faaliyet alanı olduğunun göstergesidir.
Bakım hizmetlerinin topluma sağladığı katkılar dikkate alındığında bu alanda adil ücretlendirme ve çalışma koşulları sağlanması yönünde adımlar atılması gerektiği daha kolay idrak edilecektir. Çok büyük bir iktisadi faaliyet alanına karşılık gelen bu hizmetlerde çalışanların ekonomik ve hukuki haklarını elde etmeleri son derece mühimdir.
Bu ekonomik alan, sadece bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal refahın yükselmesine de katkıda bulunur. Bakım hizmetlerinin kalitesi ve erişilebilirliği, toplumsal dayanışmanın kuvvetlenmesini sağlar ve bu alana yapılan yatırımlar, uzun vadede toplumun genel sağlığı ve refahı üzerinde olumlu neticeler alınmasını sağlar.
