Birincil mallar, ekonomide temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan doğal kaynaklar ve hammaddelerdir. Söz konusu mallar, işlenmemiş ve doğrudan doğadan elde edilen ürünler olup, bir ekonominin temel yapı taşlarını oluşturur. Fakat birincil mallar yalnızca ekonomik bir kavram olmanın ötesinde, toplumsal adalet teorilerinde de önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, düşünür John Rawls’un “her rasyonel insan tarafından istenildiği düşünülen şeyler” tanımı, birincil malların toplumdaki rolünü anlamada farklı bir bakış açısı sunar.
Rawls’un adalet teorisinde, birincil mallar, herkesin eşit şekilde sahip olması gereken temel kaynaklar olarak öne çıkar. Rawls, "Her rasyonel insan tarafından istenildiği düşünülen şeyler" ifadesiyle, toplumda her bireyin eşit olarak erişmesi gereken kaynakları tanımlar. Bu kavram, adaletin, bireylerin eşit fırsatlara sahip olduğu bir toplum düzenini sağlamak için hayati önem taşıdığını vurgular. Birincil mallar, bu anlamda, sadece ekonomik değer taşımakla kalmaz; aynı zamanda, toplumda herkesin ulaşması gereken temel imkanlar olarak kabul edilir.
Rawls’a göre, bir toplumsal düzenin adil olup olmadığını değerlendirirken, herkesin bu birincil mallara eşit erişim hakkı olduğu kabul edilmelidir. Birincil mallar, insanların hayatlarını sürdürebilmeleri ve potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için gereken temel araçlar olarak görülür. Bu bağlamda, eğitim, sağlık, gelir, iş fırsatları ve güvenli bir yaşam gibi birincil mallar, insanların insanlık onurunu koruyabilmesi için gereklidir. Birincil mallar, bireylerin insan haklarına saygı gösterilerek eşit şekilde dağıtıldığında, daha adil bir toplumsal düzen inşa edilebilir.
