NECMETTİN KURUCU
Ülkemizde diş kayıplarının bir hayli fazla olduğunun ve bu kapsamda implanta baş vuran hasta sayısının ise oldukça yüksek olduğuna değinen diş hekimi Yusuf Bekin “Bir diş hekimi olarak üzüldüğüm konuların başında ise ülkemizdeki implant sayılarının oldukça fazla olması geliyor. Avrupa'da bu sayı ve oran ise oldukça düşüktür. Çünkü insanlar ağız ve diş sağlığının önemini biliyor ve buna göre kontrollerini yapıyorlar. Türkiye ise dünyada implant sayılarının en fazla yapıldığı ülkeler arasında. Ülke olarak diş sağlığımıza önem vermiyoruz. Bunun maddi ve manevi boyutu ise oldukça büyük bir kayba neden oluyor. Hastalarımız düzenli olarak kontrollerini yaptırmadığı için maalesef diş kaybı ile karşı karşıya kalıyorlar." diye konuştu.
Diş fırçalama konusunda ülkemizin gözle görülür bir artış sağladığını ancak hala insanların yanlış diş fırçalama teknikleri ile dişlerini fırçaladıklarına değinen Bekin, bu konuda neler yapılması gerektiğine değinerek şöyle devam etti: “Bu yanlışın giderilmesi adına bu konuda profesyonel bir destek alınması gerekiyor. Türkiye ise bu profesyonel desteği sağlayabilecek oldukça kalifiye bir sektöre sahip. Öyle ki ülkemiz dünyaya sağlık turizmi açısından büyük bir katkı sağlamakta. Maalesef bu özelliğimizi kendi vatandaşlarımız değerlendiremiyor ve büyük bir diş sağlığı problemi yaşıyoruz.”
Ülkemizde İmplant ve Protez Diş Sayısı Oldukça Fazla
Ülkemizde bilinçsiz bir şekilde en ufak problemde diş çektirme işlemine başvurduğunu belirten ve bu konuda Avrupa’ya kıyasla büyük bir yanılgının içerisinde olunduğunu dile getiren Bekin, “Avrupa ülkelerinde kontrole gidilmeyen süreçte ağrıyan diş için sigorta karşılanmazken bizim ülkemizde ise süreye bakılmaksızın sigorta devreye giriyor. Dişin maaliyetli olduğunu bilen Avrupa böyle bir yaptırım uygulayarak hastaların ağız ve diş sağlığını korumasını empoze ediyor. Bu yüzden Avrupa'da diş kaybı yok daha çok koruyucu diş hekimliği var. Türkiye'de ise maalesef bir hayli fazla implant ve protez diş uygulaması mevcut.”
İnsanların kulaktan dolma bilgilerle hareket ettiğine dikkat çeken Bekin, şöyle devam etti:
“Maalesef Türk halkının ağız ve diş sağlığı bakımından yanlış bildiği bazı şeyler var. Örneğin diş taşı temizleten bir hastanın kendi söylemlerinin kendi dişi için de geçerli olacağını düşünüyor. Diş eti sağlığı oldukça dikkat edilmesi gereken bir konudur. Diş eti tekrar yerine konulması mümkün olmayan bir dokudur. Dişler onun etrafında adeta bir dal gibi tutunur. Bu nedenle ağız ve diş sağlığı için muhakkak diş taşı temizliğinin yapılması gerekmektedir. Diş taşı dişin etrafında oluşan plak ve kalsiyum birikintisidir. Diş taşının bilinçsiz bir şekilde temizlenmediği durumlarda hastalarımız sağlam ve çürüksüz dişlerini kaybedebiliyor. Bizler doktorlar olarak maalesef bu yanlış algıyı bir türlü kıramadık. Dişin sağlığını korumak yalnız hastanın değil diş hekiminin de görevidir. Karşılıklı düzenli bir kontrol ve bakım ile diş sağlığı korunabilir. Hastalarımıza 6 ayda bir diş kontrollerini yaptırmalarını ısrarla öneriyoruz.”
Ebeveynlerin yanlış şekil ve yanlış zamanda çocuklarının dişini çektirdiklerini belirten ve bu konuda büyük bir sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Bekin:
Ebeveynler özellikle son zamanlarda çocuk diş sağlığı konusunda daha bilinçli hareket ediyor. Çocukluk döneminden itibaren "süt dişi" adı verilen dişlerin zamanında çıkması gerekmektedir. Zamanından önce çekilen süt dişleri maalesef diş yapısında bozukluğa neden olabilir. Eskiden daha yaygın olan özellikle "zaten süt dişi bir şey olmaz" diye evdeki yöntemlerle dişler çekilmemeli. Örneğin ebeveynler bazen kapıya bağlama, pense ile çekme gibi yöntemlere başvuruyor. Bunlar kesinlikle yapılmaması gereken uygulamalardır. Biz diş hekimleri ise gerekli kontroller yapıldıktan sonra dişi çekmeye değil korumaya yönelik yöntemlere başvuruyoruz. Öncelikle ebeveynler, biz hekimler ve sonrasında çocuklar bu bilinç ile diş bakımı konusunda eğitilmelidir.
