Johatsu, 1960'lı yıllarda Japonya'nın hızlı endüstrileşmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu dönemde toplumsal baskılar ve kişisel başarısızlıklar birçok insanı derin bir depresyona sürüklemiştir. Japon kültüründe, başarısızlık ve utanç büyük bir damga olarak kabul edilir. Bu utançtan kaçınmak isteyen birçok insan, iz bırakmadan ortadan kaybolmayı tercih etmiştir. Günümüzde iş kaybı, borçlar, ailevi sorunlar ve kişisel krizler gibi çeşitli sebepler Johatsu'yu tetikleyen ana etmenler arasında yer alır.
Johatsu'nun Gerçekleşme Süreci
Johatsu olma süreci genellikle dikkatli bir planlama gerektirir. Kaybolmak isteyen kişiler, bankalardaki hesaplarını kapatır, sosyal medya hesaplarını siler ve bazen adlarını bile değiştirir. Japonya'da, bu tür kayıplara olanak tanıyan hizmetler sunan özel dedektiflik büroları bulunmaktadır. Bu bürolar, kaybolmak isteyen kişilere yeni bir kimlik ve yaşam sağlama konusunda yardımcı olur.
Toplumsal Etkileri Nelerdir?
Johatsu, Japonya'da önemli bir toplumsal sorun olarak kabul edilir. Her yıl binlerce insanın kaybolduğu tahmin edilmektedir. Bu kayıplar, geride kalan aileler ve arkadaşlar üzerinde derin etkiler bırakır. Kaybolan kişinin nerede olduğunu veya neden kaybolduğunu bilmemek, sevdikleri için büyük bir belirsizlik ve acı kaynağıdır. Johatsu'nun neden olduğu bu belirsizlik, Japon toplumunda kalıcı izler bırakır.
Japonya'da, yedi yıl boyunca kayıp olan bir kişi hukuki olarak ölü kabul edilebilir. Bu durum, kaybolan kişinin mal varlıklarının ve borçlarının nasıl yönetileceği konusunda önemli yasal düzenlemeler gerektirir. Ancak, Johatsu olmayı seçen kişiler genellikle tüm yasal bağlarını kopararak kaybolmayı tercih ederler. Bu da hukuki süreçleri daha da karmaşık hale getirir.
Modern Dünyada Johatsu
Dijital çağın izlenebilirlik ve gözetim teknolojileri, Johatsu olmayı daha zor hale getirse de bu fenomen hala varlığını sürdürmektedir. Modern Japonya'da, Johatsu olmayı seçen kişiler daha fazla gizlilik ve anonimlik arayışı içinde, kırsal alanlara veya büyük şehirlerin kenar mahallelerine kaçmaktadırlar.
Johatsu, Japonya'nın modern ve geleneksel yapıları arasındaki çatışmanın bir yansıması olarak görülebilir. Toplumsal baskılar ve kişisel krizlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu fenomen, bireylerin kendilerini kaybolmuş hissetmeleri ve yeni bir başlangıç arayışı içine girmeleri ile ilgilidir. Johatsu, Japonya'nın karmaşık toplumsal yapısının bir parçası olarak, insanların kaçış arayışlarının evrensel bir simgesi haline gelmiştir.
Fransız gazeteci Léna Mauger, Johatsu fenomenini kaleme aldığı "The Vanished: The 'Evaporated People' of Japan in Stories and Photographs" adlı kitabında, Johatsu'yu seçen kişilerle yapılan röportajlar, kaybolan insanların yaşadığı bölgeler, geride kalanların hikayeleri ve fiziksel olarak bu dünyadan buharlaşan insanların intihar hikayeleri yer alır. Mauger'e göre, her yıl Japonya'da yüz bin kişi kaybolmaktadır.